Pages

27 Haziran 2012 Çarşamba

İttifaktan Rekabete Almanya & İtalya


Anti-Komintern Paktı:

Anti-Komintern Paktı, Almanyave Japonya arasında 1936 yılında imzalanmış bir anlaşmadır.

Japon İmparatorluğu, Sibirya ve Moğolistan sınırlarında Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği ile (SSCB) sürtüşmektedir. Bu gerilim Almanya'ya Japonya'yla yakınlaşma şansı tanır. 25 Kasım 1936 tarihinde Anti-Komintern Paktı'nı imzalarlar. Buna göre, her iki ülke, içlerinden birisi Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği(SSCB)tarafından saldırıya uğrarsa diğerine destek sözü verir. 
Almanya, İtalya'nın da bu anlaşmaya katılımı için baskı yapar. Mussolini bir yıl sonra, 6 Kasım1937'de anlaşmayı imzalar.


Evet 2. Dünya Savaşında Mihverler tarafında başı çeken iki ülkeydi Almanya ve İtalya.O dönem ki devlet başkanları yada diktatörleri, benzer düşünce ve ideolojik görüşlere sahipti.Birde çıkarları aynı doğrultudaydı.O dönem faşist Adolf Hitler ile faşist diktatör Mussolini çıkarları için aynı masaya oturuyorlardı ve bir taraftalardı ama bugün yönettikleri ülkeler ayrı ayrı masada olacak ve çıkarları için yeşil sahada karşılaşacaklar.


Gary Lineker'in meşhur "Futbol 11'er kişilik iki takım arasında oynanan ve sonunda almanların kazandığı bir oyundur" sözü aslında İtalya karşısında Almanlar için pekte geçerli olmayan bir söz.Öyleki çıktıkları 7 resmi maçta İtalyanlara karşı hiç galip gelemediler.Bu maçlarda 4 beraberlik 3 te mağlubiyet aldılar.Ayrıca Almanlar İtalyanları en son 1995 yılında oynanan bir hazırlık  karşılaşmasında yenebildiler.


Bugünümüze geldiğimizde, son 15 maçında kaybetmeyen ve son 20 maçında hep gol atan bir Almanya karşısında, son yedi maçında 1 galibiyet alan bir İtalya var.Birde İtalya cephesine baktğımızda Cesare Prandelli yönetiminde hiçbir resmi maçını kaybetmeyen bit İtalya var.Tam bir denk güçlerin mücadelesi.Evet Almanlar sürekli kazanan ve şuanda İspanya'nın ardından gıpta ile izlenen bir takım.Önemli bir jenerasyon yakaladılar ve takımda iyi bir atmosfer oluşturdular.Birbirine saygılı ve iyi bir ekip görünümündeler.İtalyanlar ise belkide bu zamana kadar ki en zayıf kadrolarından biriyle bu turnuvuda mücadele ediyorlar.Elendiklerinde kimsenin tepkisini almayacaklar.Almanlar ise turnuvanın iki favorisinden biri.Her ne kadar bu ana kadar üzerlerinde favori olmanın bir baskısını hissetmiyor olsalar da bu maçta bu hava kaybolacaktır.Karşılarında her yönüyle futbol kurnazı diye tabir edebileceğimiz İtalyanların olması Almanları epey tereddüte itecektir.


Almanlar 2004 Avrupa Şampiyonası'ndan mutlu dönmüşlerdi.Evlerindeki 2006 Dünya Kupası'nda da mutlu dönmüşlerdi.Şampiyon olmamışlardı ama geleceğe yaptıkları yatırımın meyvelerini güzel ve ümitvari bir futbol ile taçlandırmışlar ve yatırım yaptıkları yeni jenerasyondan beklediklerini kismi olarak almışlardı.2008 ve 2010 finalisti Almanlar artık bu jenerasyondan şampiyonluk bekliyorlar.1996'dan günümüze özlemleri epey arttı ve kendilerini haklı olarak şampiyon görmek istiyorlar.Takımlar düzeyinde bu sezon geride bıraktıkları İtalyanları bu defa bir resmi maçta yenip finali istiyorlar.2000 yılında başlatııkları yapılanmanın artık tam olarak meyvesini yemek istiyorlar.Peki ya İtalyanlar? Onlarda hemen her turnuva öncesi patlak veren şike serüveninden sonra yine kenetlenip mutlu sona ulaşmak istiyorlar.Ligleri artık futbolcular için gözde değil ve Almanların liginin gerisinde kaldılar ama İtalyanlar bir 2006 şampiyonluğunuda unutmadılar.Hangi şartlarda kazandıklarını dün gibi hatırlıyorlar.Yine varlıklı bir Almanya karşısındalar ve belkide tarihlerindeki en zayıf kadrolarıyla çıkacaklar.İnançları tam ve bana görede muzaffer olan taraf olacaklar.

25 Haziran 2012 Pazartesi

Gelişme & Olgunlaşma & Nduka'nın Geleceği

Yaz sezonu, futbolun saha dışında daha çok oynandığı bir mevsimdir.Oyuncuların tatil serüvenleri ve transfer hikayeleri ile geçer çoğu günümüz.Ligler oynanırken yok kalitesiz yok beş para etmez bir ligimiz var deriz dururuz ama lig bittikten sonrada bir an önce başlasa da şu özlemimiz bitse diye de içimizden geçiririz.Tuhaf bir milletiz vesselam.Bu tuhaflık yalnız bize mi mahsus onu da tam olarak kestiremiyoruz.Neyse biz asıl konumuza dönelim ve Nduka Ozokwo Morrison diyerek meselenin göbeğinden dalalım.Malumunuz üzere Nijeryalıyı Bank Asya 1. ligden isteyenler var.Boluspor, Konyaspor ve Göztepe basında ismi geçen kulüpler.Adanaspor ve Karşıyaka'da pusuda bekleyenler.Bir ara 1461 Trabzonspor ve Şanlıurfaspor'un da isimleri geçti ama ne kadar doğru onu bilmiyorum.''Kalite'' demek işte böyle bir şey galiba.Şuanda serbest kalsa en az 10 kulüp bodoslama atlar Nduka'nın üzerine...

Nduka'yı ilk kez tv de Boluspor formasıyla izlemiştim.Spiker O'nun hakkında bilgi verirken bir ara Fransa'da Nice forması giydi dediğinde çok dikkatimi çekmişti.Not aldım ve bir süre daha Nduka'yı takip ettim.Adanaspor ile oynadıkları maçta statta sırf onu izlemek için Adana'ya gittim.Daha sonrada internette hakkında biraz araştırma yaptım.Fransa'da yaşayan bir arkadaşıma netten mail attım.Aldığım cevap bir hayli ilginçti.2007 Gençler Şampiyonası'nda Nijerya formasıyla iyi bir performans sergileyen Nduka sonrasında soluğu Fransa'ya atmış fakat dizinden yaşadığı ağır bir sakatlıktan sonra takımı onu kadroda düşünmemiş ve sözleşmesini fesih etmiş.Nduka talihsiz geçen Fransa macerasından sonra ülkesine geri dönmüş.Ülkesindeki performansı hakkında çok bilgi yok.Sadece ülkesine döndükten 1,5 sezon sonra devre arasında menajerinin Boluspor'a getirdiğini biliyoruz.Tabii Boluspor'daki yarım sezonluk dikkat çeken performansını da unutmamalı.Sezon sonu yine ülkesine dönüş yaptı ve sonrasında  2011 sezonu devre arasında takımımıza katıldı.

Boluspor'dan neden gönderildiği hakkında da çok sağlam bir bilgi yok aslında.Bazı kaynaklara göre sorun para gibi gösterilse de asıl sorunun Nduka'nın kız arkadaşı olduğunu söylentileri var.Mersin İdman Yurdu'nda da bu sezon Bankasya 1. ligdeki performansını süper lige taşıyamamasında ki asıl sebepte bu.Nurullah Sağlam Nduka için çok kaliteli ama ayağı ile beynini aynı anda çalıştıramıyor demişti.Geçenlerde Genel Menajerimiz Salih Baysal'da oyuncunun en büyük sıkıntısı kız arkadaşıydı.Geçtiğimiz ay içerisinde evlendi ve bu sıkıntısından kurtuldu.Önümüzdeki sezon kafa olaraktan rahatlamış bir Nduka izleyeceğiz ve biz ondan patlama bekliyoruz demişti.Şimdi ise basına oyuncunun tekrar Bankasyaya döneceği yazılıyor.Hatta Konya'dan sağlam haberler geliyor ve Nduka büyük ihtimalle Konyaspor forması giyecek deniliyor.Göztepe ve eski takımı Boluspor'da ciddi olarak Ndkua ile ilgilenen takımlar.Peki Nduka bu takımlarda iş yapar mı? Bana göre yapar hatta bu takımların süper lig yolundaki en büyük kozu olur.Peki bir sezon da olsa Nduka takımdan gönderilmeli midir?

2010-2011 sezonunda yarım sezonluk performansıyla bizde neler yaptığını en iyi izleyenlerdenim.Ülkemizdeki saha zeminleri malum.Bir çoğu oyuncu sakatlamak için biçilmiş kaftan.Nduka gibi teknik oyuncular için oldukça kötü şartlardaki zeminlerde o kıvrak çalımları ve aniden sıfıra inip kestiği ortaları en iyi görenlerdenim.İkiye bir kaldığı pozisyonlarda rakiplerini futbol zekasıyla eksilten ardından gollük asistlerini izleyenlerdenim.Tabi zaman zaman oyunun içinde kaybolduğunu ve topsuz oyunda hiç olmadığını da izleyenlerdenim.Fransa'dan ayrılmasındaki asıl sebeplerden biride buydu.Fransa liglerine göre zayıf kalan fiziği ve topsuz oyunda hiç olmaması Nduka'nın en büyük dezavantajıydı.Birde duygusallığı.Geçen sezon kendi kafasına göre takılan ve fizikken sahada ama ruhen Nijerya'da olan Nduka gidecek yerine bu sezon farklı bir Nduka gelecektir.O'nun ruhen kaybolmasına sebep olan ki burada birazda bizlere benzetiyorum kız arkadaşı sorununu, evlenerek çözmüş bulunuyor.Yaşadığı sakatlıktan sonra futbola dönmesini mümkün görmeyen sağlıkçılara inat nasıl futbola geri dönüş yaptıysa bu sezon da kendisinden beklenen patlamayı yapacaktır.

Şimdi yukarıdaki sorduğum soruya cevap verelim.Nduka ne pahasına olursa olsun bir sezon daha kadroda tutulmalıdır.Banskasya 1. lige kiralamak bana göre şuanda gereksizdir.Oyuncu 24 yaşına gelmiş ve artık gelişmekten çok olgunlaşmaya başlamıştır.Hep dediğim gibi evlenerek olgunlaşma adına önemli bir adım atmıştır.Şimdi Nurullah Sağlam gibi futbolcu psikolojisinde uzman bir isimin üzerine düşen görev Nduka'yı hedeflenen pozisyona taşımaktır.Takımda biraz daha fazla sorumluluk vererek oyuncuya güven aşılamalı hatta gerekirse takımda 2. yada 3. kaptanlığa getirilmedir.Zurita gibi bir isimin 1. kaptanlık yaptığını düşünürsek Nduka'ya 2. yada 3. kaptanlık çok görülmemelidir.Zira Nduka'nın yarım sezonda takıma kattıkları ortadayken...


20 Haziran 2012 Çarşamba

19 Haziran 2012 Salı

Egemen Korkmaz!

Feda!...
Beşiktaş'ın son zamanlarda ki popüler sözü yada uygulamaya çalıştığı projeyi kısaca özelleştirdiği iki kelimelik isim.Tabi bu ''iki kelime'' tabiri bana ait.Bu söz elbette Beşiktaş'lı kardeşlerimiz için özel.Benim de onların özeline saygım var.En azından takımları için bir çaba içerisindeler.Bu bile ayrı bir saygıyı hak eden bir davranıştır.


Egemen Korkmaz.
O'nu ilk kez o zaman ki adı Türk Telekom Lig A olan şimdi ki Bank Asya 1. ligde izlemiştim.Bursaspor forması giyiyordu.Sakalları o zamanda uzundu sanırım ama saçları biraz daha kısaydı.Buralara geleceğini bilemezdim tabi.O zamanlarda maçları şimdiki izlediğim gözlerle izlemiyordum.Saha içerisindeki mücadelede, oyuncu performansları, taktik diziliş ve anlık gelişmeleri pek önemsemiyor sadece sevdamızın kazanmasına odaklanıyordum.Yalnız Egemen'in o zamanda böyle hırslı bir yapısı vardı.Aynı Mel Gibson'un meşhur filmi Braveheart'taki canlandırdığı William Wallace karakteri gibiydi.Sahada takımı için savaşan, ''cesur bir yürek'' di adeta...


Egemen Korkmaz Bursaspor ile şampiyonluk yaşadı.Süper lig arenasında boy gösterdi.Sonra yolu Trabzonspor'a düştü.Orda da savaştı takımı adına cesurca yüreğini ortaya koydu.Aslen Balıkesir'liydi ama Bursaspor'a minnet borcunu sırtında (Trabzonspor serüveninde) Bursa ilinin plakası olan 16'yı taşıyarak ödemeye çalıştı.Bu sezon başında ise bizlerin yani taraftarların bakış açısına göre hainlik yaptı ve gitti Beşiktaş'a imza attı.Hainlikten kastım Beşiktaş ve Bursaspor'un aralarında yıllardır süren husumetten ötürüdür.Oysa aynı Bursaspor'a tarihinde ki ilk şampiyonluğunu bir Beşiktaş'lı olan Ertuğrul Sağlam yaşatmıştı.En kritik golüde o sezon Beşiktaş'tan kiralanan Zapo atmıştı Fenerbahçe ağlarına.Ama suçlu olan Egemen'di taraftarlara göre.Ertuğrul Sağlam'dan önceki teknik adam ise şu anda Beşiktaş'ın başına geçen Samet Aybaba idi.Hem de yıllarca Beşiktaş'ın kaptanlığını yapan ve kulübüne toplamda 8 kupa kazandıran Samet Aybaba.Futbol asla futbol değildi.Onca olanlara rağmen hedefteki isim Egemen'di.Sezonun ilk Beşiktaş ve Bursaspor karşılaşması geldi çattı.Süper Ligdeki 3. haftaydı.Beşiktaş maçı 2-1 kazandı ama sahada sürekli ıslıklanan isim Egemen Korkmaz'dı.Edilen küfürler ise cabasıydı.O ise hiç bir aykırı sese kulak vermedi çıktı topunu oynadı.Cesurca ve yürekli futbolunu.Tekmeye kafa uzattı.Bugüne kadar hep yaptığı bir işti ama bu defa Beşiktaş forması altındaydı.

Tüm sezon boyunca toplamda 52 maça çıktı 4548 dakika sahada kaldı.Meşhur Querasma 37 maçta 2833 dakika, Simao 42 maçta 3137 dakika, Almedia ise 39 maçta 2781 dakika sahada kaldı.Egemen dışındaki diğer üç oyuncunun yıllık ücretlerini az çok hepimiz biliyoruz.Takıma verdiklerini de.Peki ya Egemen'in takıma verdikleri? O'nu sahada canlı olarak izleyen şanslı insanlardanım.Bir defans oyuncunu izlemenin neresi şans diyebilirsiniz ama gerçekten O'nun o cesurca savaşması, tereyağından kıl çeker gibi top çalması ve rakiplerine yaptığı yerinde müdahaleler beni o kadar etkiliyordu ki anlatamam.Bu belki futbolun ofanstan çok defans yanından hoşlandığımdan olabilir ama tarafsız bir çok futbol sever Egemen'i gıpta ile izliyordu.Tıpkı benim gibi.


Şimdilerde o gıpta ile izlediğimiz cesur yürek yine basına düştü.Aldığı ücrette indirim yapmadığından bahsediliyordu basında.Hatta Fenerbahçe ve Galatasaray ile ismi anlıyor ama O (tabi basınımıza göre) eski takımı Trabzonspor'a gitmek istiyordu.O kadar ki bazıları O'nu yine hain ilan ediyor ve asla bu takımın formasını bir daha giyemez diyordu.Egemen ne yapmıştı ta hain olmuştu peki? Cevap; hakkını istemişti.Hakkı olanı istemişti sadece.Hiç bir şey yapmadan yılda 3,5 milyon alanlar taraftarlarımızca kral ilan edilirken Egemen hakkını istediği için hain oluyordu.Belki hakkını almak için Fenerbahçe'ye yada Galatasaray'a gelseydi idam bile edilebilirdi.Yıllar önce bir alt ligde şampiyonluk yaşattığı takımı tarafından hain ilan edilen Egemen bu defa hakkı olan ücreti istediği için hain olacaktı!.. İşte bunun için futbol asla futbol değildi!

Egemen direndi ve hakkını aldı.Basınımıza böyle yansıdı.Egemen'in zaferi olarak tabir edildi ama ortada zafer yoktu.Egemen hakkı olanı almıştı sadece.Hatta hakkı olanı korumuştu sadece.Bir artırıma gitmemişti ücretinde sadece mevcut olanı korumuştu.Biz ise bunu bir zafer olarak gördük.Lincoln Galatasaray'a gelirken bir kazık attı giderken ayrı bir kazık.Yatarak aldığı ücret ise yaklaşık 9 milyon euro.Peki ya meşhur okçu Guiza? Hugo Almedia? Bunlar ne verdiler ki takımlarına? Aldıkları kendilerinin olsun gözümüz elbette yok.Bizdeki zihniyet değişmedikçe daha çok alırlar götürürler hatta yatar bir yerlerini büyütürler.Ama Egemen Korkmaz gibi sahada savaşanlar ise her zaman hain ilan edilirler.Egemen gibiler takımları adına her şeylerini ortaya koyarlar ama azıcık sesleri çıksın hemen kapı önüne koyulup idam edilmeye çalışırlar.Dün Bursaspor'da bugün Beşiktaş'ta yarın bir başka kulübümüzde...

16 Haziran 2012 Cumartesi

Smuda'nın Kaleci Tercihi

Turnuva başlamadan önce hiç kimse Tyton'un forma giyeceğini tahmin etmiyordu.Önce ikinci kaleci Fabianski omuzundan talihsizce sakatlandı, ardından da Szczęsny Yunanistan maçında kırmızı kart görerek cezalı duruma düştü.Şans bir anda 3. kaleci Tyton'un yüzüne güldü.Isınmadan girdiği Yunanistan maçında Karagounis'in penaltısını kurtaran Psv'li kaleci bir sonraki çıktığı Rusya maçında da gösterdiği performansla göz doldurdu.Bugün cezası biten Szczęsny'ninde oynayacak durumda olması nedeniyle teknik direktör Smuda'nın da iyice kafası karıştı.Polonya basını da bugün kalede kimin forma giyeceği konusunda ikiye bölünmüş durumda.Büyük çoğunluk kalede Tyton'un forma giyeceğini düşünse de son dakikada kalede Szczęsny'i görmek onlar için sürpriz olmayacak.

Polonya, Çek Cumhuriyeti maçına hazır

Bugün gruplardaki son maçına çıkacak olan Polonya milli takımı Çek Cumhuriyeti karşısında kazanarak kendi evlerinde düzenledikleri Avrupa Şampiyonası'na devam etmek istiyor.Saha içinde ve saha dışında bir çok yönden çok zor bir karşılaşma olan Rusya maçını geride bırakan Lehler bugün kazanarak hem Avrupa Şampiyonaları'ndaki ilk galibiyetini almak hem de tarihlewrinde ilk kez çeyrek finale yükselmek istiyorlar.


Teknik Direktör Smuda dün kü maç öncesi basın toplantısında 'Oyuncularım Rusya karşısında cesurca mücadele ettiler ve haklı olarak 1 puan aldılar.Çek Cumhuriyeti karşısında da alacağımız galibiyetle çeyrek finale çıkacağız ve bize her zaman destek veren taraftarımızı onurlandıracağız.' dedi.Ayrıca Çek Cumhuriyeti kadrosundan gelen sakatlık haberlerine de değinen tecrübeli hoca Rosicky'nin oynamasını beklediğini söyledi.

Bu arada 12 yaşında başında talihsiz bir olay geçen ve babasının annesini bıçakla öldürmesi olayına şahit olan kaptan Kuba'da taraftarlarına galibiyetten emin olduklarını belirtti.Bu maçta da gol atması halinde golünü yine annesine adayacağını belirten yıldız oyuncu, annesinin kendisini izlediğini hissettiğini ve bu duygunun kendisini ekstradan mutlu ettiğini belirtti.