30 Nisan 2012 Pazartesi
Yarısı İtalyan, Belçikalı Golcü Gianni Bruno
Blogda Onur Ertürk abimle bir karar aldık.Bu karar canlı olarak izlemediğimiz ve uzun süre takip etmediğimiz hiç bir oyuncuyu yazmamaktı.Uzun bir süredir de futbolcu incelemesi yapmıyorduk.Bulduğumuz yetenekli isimleri bir kenara not alıyor ve oyuncuyu izleyen, hakkında bilgi sahibi olan uzman arkadaşlarımızdan yardım alıyorduk.Bu sefer ki yardım sağ olsun Fransa da yaşayan ve http://turkusev.blogspot.com/ blog yazarı Fırat Demirtaş kardeşimizden geldi.Bir süredir Ümit milli takım maçlarını izliyordum.Gözüme çarpan bir kaç oyuncudan en çok gelecek beklediğim oyuncu Gianni Bruno idi.Hakkında araştırma yapsamda yeterli bilgiye ulaşamadım.Bu sırada Fırat kardeşim bizim için Bruno'yu araştırdı.İşte sizin için derlediklerimiz;
Gianni Bruno:
Belçika'nın Liege şehrine bağlı Rocourt isimli küçük bir kasabasında dünyaya geldi.Annesi İtalyan babası Belçikalı.Futbola babasının antrenörlüğünü yaptığı FC Liege'de başladı.Üstün yetenekleri sayesinde hemen fark edilen Bruno, FC Liege'den Standard Liege alt yapısına dikey geçiş yaptı.Standard Liege takımının U12 ve U17 takımlarında şampiyonluklar yaşadı.Alt yapılardaki başarılı performansı sayesinde Anderlecht ve Standart Liege'den profesyonel kontrat teklifi alsada o kariyerini daha da yükseklere çıkaracak olan Lille takımını tercih etti.Lille rezerv takimi ile 2008/09 sezonunda 4 maça çıktı ama gol atma başarısını gösteremedi.Bir sonraki 2009/10 sezonunda ise 27 maçta 12 gol attı.Ardından 2010/11 sezonunda aynı performansı devam ettirerek 16 maçta 7 gol atma başarısını gösterdi.Bruno'nun yükselen gol atma becerisi Lille A takımı kurmaylarının da dikkatinden kaçmadı ve A takım formasını ilk olarak 11 Ocak 2012 günü Lig Kupasında Lyon'a karşı terletti.Hemen 4 gün sonra bu defa Ligue 1'de Marsilya karşısında yine forma şansı buldu.Bu sezon Lille forması ile 8 maça çıktı ve 88 dakika sahada kaldı.Bu 88 dakikalık performansını Ajaccio'ya karşı 1 de gol atarak taçlandırdı.Milli takım tercihinide Belçika'dan yana kullanan Bruno, U16'dan itibaren Ümit milli takıma kadar düzenli olarak forma giymekte.
Teknik özellikleri:
Gianni Bruno:
Belçika'nın Liege şehrine bağlı Rocourt isimli küçük bir kasabasında dünyaya geldi.Annesi İtalyan babası Belçikalı.Futbola babasının antrenörlüğünü yaptığı FC Liege'de başladı.Üstün yetenekleri sayesinde hemen fark edilen Bruno, FC Liege'den Standard Liege alt yapısına dikey geçiş yaptı.Standard Liege takımının U12 ve U17 takımlarında şampiyonluklar yaşadı.Alt yapılardaki başarılı performansı sayesinde Anderlecht ve Standart Liege'den profesyonel kontrat teklifi alsada o kariyerini daha da yükseklere çıkaracak olan Lille takımını tercih etti.Lille rezerv takimi ile 2008/09 sezonunda 4 maça çıktı ama gol atma başarısını gösteremedi.Bir sonraki 2009/10 sezonunda ise 27 maçta 12 gol attı.Ardından 2010/11 sezonunda aynı performansı devam ettirerek 16 maçta 7 gol atma başarısını gösterdi.Bruno'nun yükselen gol atma becerisi Lille A takımı kurmaylarının da dikkatinden kaçmadı ve A takım formasını ilk olarak 11 Ocak 2012 günü Lig Kupasında Lyon'a karşı terletti.Hemen 4 gün sonra bu defa Ligue 1'de Marsilya karşısında yine forma şansı buldu.Bu sezon Lille forması ile 8 maça çıktı ve 88 dakika sahada kaldı.Bu 88 dakikalık performansını Ajaccio'ya karşı 1 de gol atarak taçlandırdı.Milli takım tercihinide Belçika'dan yana kullanan Bruno, U16'dan itibaren Ümit milli takıma kadar düzenli olarak forma giymekte.
Teknik özellikleri:
D.T : 19 Ağustos 1991
Boy : 1.80
Kilo : 74
Yaş : 20
Bileklerine çok hakim ve gezgin bir forvet.Top tekniği çok iyi ve pasör özelliği iyi olan bir golcü.Bir yanının İtalyan olmasından ötürü golü koklayan bir yapısı var.Pozisyon sezgisi iyi ama gol vuruşu yapma becerisini biraz daha geliştirmesi gerekli.Gelişimini tam olarak bittirdiğinde bir çok kulübün gözdesi olacağı aşikar.
Not.Bu yazıda bizlere kaynak yardımı yapan Fırat Demirtaş kardeşime bir kez daha teşekkür ediyorum.Emeğine sağlık...
Etiketler:
Gianni Bruno,
Lille,
Standart Liege
Tulio De Melo & Alexandre Pato
İnsan insana benzer derler ya gerçekten öyle...
Alttaki resimdeki oyuncu Milan'ın meşhur Brezilyalısı, Berlusconi'nin müstakbel damadı Alexandre Pato.
Yukarıdaki resimdeki şahsiyet ise bir başka Brezilyalı Tulio De Melo.Şöyle bir an baktığınızda ikisini bir birinden ayırt etmek oldukça zor.
Bu resimler ise işimizi bir nebze kolaylaştırıyor.Yine hafif benzerlikler var ama bu defa hangisi Pato ayırt edebiliyoruz.
Bu arada Tulio De Melo 27 yaşında ve Lille takımı ile olan sözleşmesi sezon sonunda bitiyor.1.93 boyundaki Brezilyalı forvet takip edilmesi ve dikkatlice izlenmesi gereken bir forvet oyuncusu.Beleş forvet arayan takımlarımıza duyurulur...
Etiketler:
Alexandre Pato,
Bonservisi olmayanlar,
Lille,
Milan,
Tulio De Melo
27 Nisan 2012 Cuma
İkincilikle Yetinmeyen Adam!
Josep Guardiola i Sala...
Nam-ı diyar Pep Guardiola...
Katalanların belkide asla unutamayacağı adam!..
Nam-ı diyar Pep Guardiola...
Katalanların belkide asla unutamayacağı adam!..
- UEFA Şampiyonlar Ligi: 2008-09, 2010-11
- La Liga: 2008-09, 2009-10, 2010-11
- İspanya Kral Kupası: 2008-09
- İspanya Süper Kupası: 2008-09, 2009-10, 2010-11
- UEFA Süper Kupa: 2009, 2011
- FIFA Dünya Kulüpler Kupası : 2009, 2011
- UEFA Yılın Takımı Teknik Direktörü : 2009
Etiketler:
Barcelona,
Pep Guardiola
'Elendik; Ancak Barcelona Bu Sistemden Ödün Vermeyecek'
İki gün önce Devler Ligi'nde 58 dakika 10 kişi oynayan rakibine 2-0'dan maçı 2-2'ye getirerek elenen Barcelona'ya eleştiriler devam ediyor.Özellikle Chelsea'nın sistemini Barca'nın sistemine göre daha başarılı bulan spor kamuoyu, Barcelona'nın sisteminin artık yürümeyeceği görüşünde hem fikirler.Peki bu eleştirilere Barcelona cephesinden nasıl bir tavır var derseniz, hemen üsteki başlığa dikkatinizi çekmek isterim.Evet Barcelona'nın yöneticisi Sandro Rosell'in eleştirilere cevabı; 'Elendik; ancak Barcelona bu sistemden ödün vermeyecek.' Rosell, bugüne kadar oynadıkları pas üzerine kurulu sistemlerinin aynen devam edeceğini çünkü oyuncularını bu sistemle yetiştirdiklerini son iki maçta aldıkları mağlubiyetler nedeniyle bundan vazgeçmelerinin mümkün olmadığını belirtti.Açıklama kısa ve net.Çünkü bu sistem sayesinde sadece son dört yılda 3 La Liga, 2 Şampiyonlar Ligi kupası olmak üzere toplam 13 kupa kazandılar.Son iki maçı kaybetmeleri onları bu davalarından vazgeçirecek gibi görünmüyor.
Temelini Hollandalı efsane Johan Cruyff'un attığı total futbol felsefesi, zaman zaman duraklama dönemleri geçirse de bu zamana kadar Katalanlara sayısız futbol yıdızı ve sayısız futbol başarısı kazandırdı.Liste yapmak istesek epey vaktimizi alır.Bu zamana kadar kazandıkları zaferlerden ötürü uzaydan gelen takım unvanını alan Katalanlar son iki maçta rakipleri tarafından neredeyse çökme psikolojisine mahkum edilmeye çalışılıyor.Bir kaç gün önce El Clasicoda, salı günüde Chelsea karşısında alınan mağlubiyetler, bende dahil bir çok kesimde de aceba dedirtmeye başladı.Sistem aslında son derece başarılı bir sistem.Öyle ki, bugün bir çok takımda forma şansı bulması zor görünen Sergio Busquets bile bu sistemde çok sırıtmayan bir isim.Hemen her pozisyonda kendini yere atıp hakemi aldatmaya teşebbüs etmesi dahi bir çok kesim tarafından çokta fark edilmiyor.Bu sistem sayesinde, asıl ve yıllardır oynadığı pozisyonu orta saha olan Arjantinli Mascherano bile defansın göbeğinde çokta sırıtmıyor.Bir Jefren, bir Pedro, bir Cuenca, bir Tello farklı bir forma altında çıkamayacakları potansiyellerinin fazlasıyla üstüne çıkıyorlar.Bonservisleri el yakıyor.
Bu sistem sayesinde Lionel Messi, milli forma altında yapamadıklarını sıradan bir iş yaparmış gibi yapabiliyor.Senede 50 golün üstüne çıkan bir oyuncu milli forma altında sıradanlaşıyor.Çünkü Messi'nin Barca'da oynadığı futbol başka bir futbol.Bu sistemin tohumlarını en alt kademeden başlayarak atıyorlar.Öyleki belli bir yaşa gelene kadar hiç bir oyuncuya mevki verilmiyor.Sadece total futbol felsefesi ve pasa dayalı oyun öğretiliyor.A takıma baktığımızda da en az 5-6 oyuncu alt yapıdan olunca bir birlerine yabancılık çekmiyorlar.Hal böyle olunca başarıda doğru tercihlerle kendiliğinden geliyor.''Futbol basit bir oyundur, zor olan basit oynamaktır.'' Temelini attığı total futbol felsefesini bu sözlerle özetleyen Cruyff'unda dediği gibi Barcelona 'zor olanı' yani 'basit oynamayı' başarıyor.Rakipleri bu zamana kadar bu sistemi çözmeye çalışıyorlardı.Barcelona'nın oynadığı sistem üzerine denemeler yapıyor tezler ortaya atıyorlardı.Barcelona ile karşılaşan hemen her takım, bariz bir üstünlük kuramıyor, üstüne erken çözülmeden ötürü çok farklı mağlubiyetler alıyorlardı.Messi, İniesta, Xavi, Puyol, Pique, Villa, Abidal, Dani Alves ve onlara son katılan Fabregas.Adeta rakiplerin korkulu rüyası oluyordu.Bu oyuncuların arasına kim katılırsa katılsın asla sırıtmıyor ve bazı zamanlarda performanslarıyla zirveye çıkıyorlardı.Arada bir İbrahimovic fiyaskosuda yaşanmıştı ama sistem saat gibi işlemeye devam etti.Önce 2009 yılında Jose'nin İnter'i bu sisteme çomak soktu.11 kişi ile kale önüne adeta etden duvar örerek Barca'yı durdurdular.Mükafatı ise Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu oldu.Hemen bir sezon sonrası Hiddink'li Chelsea bu defa benzer bir taktikle zafere yaklaştı ama İniesta faktöründen ötürü mükafatını alamadılar.Sonrası Barca aldı başını gitti.Üst üste kazanılan kupalar yine rakiplerini kör etti adeta.Jose Mourinho bu defa Los Galacticos'lu kadrosuyla çıktı Barca'nın karşısına ama 11 maçta 1 beraberlik ve 1 galibiyetin ötesine geçemedi.Taki geçtiğimiz haftaya kadar hep başı önünde gezdi.
Geçtiğimiz hafta ise her şey bir anda değişti.Önce Chelsea yarı final müsabakasında denedi bu taktiği.11 futbolcuyla defans yaptı.Bize has olan bir iman gücü vardı sanki sahada.Barcelona geldikçe geliyor ama bir türlü golü bulamıyordu.Ender gelişen bir Chelsea atağında maçın tek gölü geldi.Barcelona Stamford Bridge'den eli boş ayrılıyordu.Oysa rakip kalede tam 7 tane net %100'lük gol fırsatı değerlendirememişti.Ardından Katalanlar hafta sonu El Clasico'ya çıktı.Bu defa rakip Real Madrid'ti.Madrid ekibi, Chelsea'nın aksine maç başlar başlamaz rakibine kalesinin önünden başlayarak şok pres uyguladı.Barcelona'nın en büyük silahı olan ayağa pas uygulamasının başlangıç noktası olan noktadan rakibini vurmayı planlamıştı Jose'nin takımı.İlk 20 dakika sahada katalanların esamesi dahi okunmuyordu.Real bu taktikle golü attı sonrası üstüne yatmayı planladı.Top rakibindeyken tüm takım topun arkasına geçip rakip hücumcularına boşluk bırakmamaya çalıştı.Messi'yi zaman zaman 4 kişi savundu.Nitekim de başarılı oldular.Katalanlar ezeli rakiplerine karşı uzun süreli üstünlüklerini kaybetmişlerdi.Kaybedilen sadece üstünlük değildi.Birde La Liga şampiyonluğuydu.
Ama ümitlerini yitirmediler.Şampiyonluk gitse de Devler Ligi hali hazırda onları bekliyordu.Rakipte kendi evinde dahi korkak oynayarak kendilerinden çekindiğini açıkça belli etmişti.Favori taraf Katalanlardı.Maç başlamış ve bariz bir üstünlük kurulmuştu.Önce 1-0 yakaladılar, devrenin sonuna doğru 2-0 buldular.Hemde rakibin en önemli defans adamı oyundan atıldı.Kendi evinizde 10 kişi kalmış ve 2-0 geriye düşmüş bir rakip var karşınızda.Final nedeyse garanti.Ama kazın ayağı öyle olmuyor.Rakip sana bir mucize gerçekleştiriyor ve tuRu atlayan taraf oluyor.Topa %100 sahip olsan dahi tarih seni değil tur atlayanı hatırlıyor.Total futbol, ayağa pas bir yere kadar.Asıl olan hatice değilde netice oluyor bir yerde.Böylece Barcelona efsanesi bu sezon biraz hüsranla neticeniyor.Total futbol bu sezon açık açık tartışılıyor.Son senelerde 7-8 gollü galibiyetler artık izleyenleride sıkmaya başlıyor.Başarıyla paralel olarak büyüyen sistem bu sezon hafif hafif çatırdıyor.Kim bilir bu çatırdama belkide sezon sonu ayrılıklarıda beraberinde getirebilir...
Temelini Hollandalı efsane Johan Cruyff'un attığı total futbol felsefesi, zaman zaman duraklama dönemleri geçirse de bu zamana kadar Katalanlara sayısız futbol yıdızı ve sayısız futbol başarısı kazandırdı.Liste yapmak istesek epey vaktimizi alır.Bu zamana kadar kazandıkları zaferlerden ötürü uzaydan gelen takım unvanını alan Katalanlar son iki maçta rakipleri tarafından neredeyse çökme psikolojisine mahkum edilmeye çalışılıyor.Bir kaç gün önce El Clasicoda, salı günüde Chelsea karşısında alınan mağlubiyetler, bende dahil bir çok kesimde de aceba dedirtmeye başladı.Sistem aslında son derece başarılı bir sistem.Öyle ki, bugün bir çok takımda forma şansı bulması zor görünen Sergio Busquets bile bu sistemde çok sırıtmayan bir isim.Hemen her pozisyonda kendini yere atıp hakemi aldatmaya teşebbüs etmesi dahi bir çok kesim tarafından çokta fark edilmiyor.Bu sistem sayesinde, asıl ve yıllardır oynadığı pozisyonu orta saha olan Arjantinli Mascherano bile defansın göbeğinde çokta sırıtmıyor.Bir Jefren, bir Pedro, bir Cuenca, bir Tello farklı bir forma altında çıkamayacakları potansiyellerinin fazlasıyla üstüne çıkıyorlar.Bonservisleri el yakıyor.
Bu sistem sayesinde Lionel Messi, milli forma altında yapamadıklarını sıradan bir iş yaparmış gibi yapabiliyor.Senede 50 golün üstüne çıkan bir oyuncu milli forma altında sıradanlaşıyor.Çünkü Messi'nin Barca'da oynadığı futbol başka bir futbol.Bu sistemin tohumlarını en alt kademeden başlayarak atıyorlar.Öyleki belli bir yaşa gelene kadar hiç bir oyuncuya mevki verilmiyor.Sadece total futbol felsefesi ve pasa dayalı oyun öğretiliyor.A takıma baktığımızda da en az 5-6 oyuncu alt yapıdan olunca bir birlerine yabancılık çekmiyorlar.Hal böyle olunca başarıda doğru tercihlerle kendiliğinden geliyor.''Futbol basit bir oyundur, zor olan basit oynamaktır.'' Temelini attığı total futbol felsefesini bu sözlerle özetleyen Cruyff'unda dediği gibi Barcelona 'zor olanı' yani 'basit oynamayı' başarıyor.Rakipleri bu zamana kadar bu sistemi çözmeye çalışıyorlardı.Barcelona'nın oynadığı sistem üzerine denemeler yapıyor tezler ortaya atıyorlardı.Barcelona ile karşılaşan hemen her takım, bariz bir üstünlük kuramıyor, üstüne erken çözülmeden ötürü çok farklı mağlubiyetler alıyorlardı.Messi, İniesta, Xavi, Puyol, Pique, Villa, Abidal, Dani Alves ve onlara son katılan Fabregas.Adeta rakiplerin korkulu rüyası oluyordu.Bu oyuncuların arasına kim katılırsa katılsın asla sırıtmıyor ve bazı zamanlarda performanslarıyla zirveye çıkıyorlardı.Arada bir İbrahimovic fiyaskosuda yaşanmıştı ama sistem saat gibi işlemeye devam etti.Önce 2009 yılında Jose'nin İnter'i bu sisteme çomak soktu.11 kişi ile kale önüne adeta etden duvar örerek Barca'yı durdurdular.Mükafatı ise Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu oldu.Hemen bir sezon sonrası Hiddink'li Chelsea bu defa benzer bir taktikle zafere yaklaştı ama İniesta faktöründen ötürü mükafatını alamadılar.Sonrası Barca aldı başını gitti.Üst üste kazanılan kupalar yine rakiplerini kör etti adeta.Jose Mourinho bu defa Los Galacticos'lu kadrosuyla çıktı Barca'nın karşısına ama 11 maçta 1 beraberlik ve 1 galibiyetin ötesine geçemedi.Taki geçtiğimiz haftaya kadar hep başı önünde gezdi.
Geçtiğimiz hafta ise her şey bir anda değişti.Önce Chelsea yarı final müsabakasında denedi bu taktiği.11 futbolcuyla defans yaptı.Bize has olan bir iman gücü vardı sanki sahada.Barcelona geldikçe geliyor ama bir türlü golü bulamıyordu.Ender gelişen bir Chelsea atağında maçın tek gölü geldi.Barcelona Stamford Bridge'den eli boş ayrılıyordu.Oysa rakip kalede tam 7 tane net %100'lük gol fırsatı değerlendirememişti.Ardından Katalanlar hafta sonu El Clasico'ya çıktı.Bu defa rakip Real Madrid'ti.Madrid ekibi, Chelsea'nın aksine maç başlar başlamaz rakibine kalesinin önünden başlayarak şok pres uyguladı.Barcelona'nın en büyük silahı olan ayağa pas uygulamasının başlangıç noktası olan noktadan rakibini vurmayı planlamıştı Jose'nin takımı.İlk 20 dakika sahada katalanların esamesi dahi okunmuyordu.Real bu taktikle golü attı sonrası üstüne yatmayı planladı.Top rakibindeyken tüm takım topun arkasına geçip rakip hücumcularına boşluk bırakmamaya çalıştı.Messi'yi zaman zaman 4 kişi savundu.Nitekim de başarılı oldular.Katalanlar ezeli rakiplerine karşı uzun süreli üstünlüklerini kaybetmişlerdi.Kaybedilen sadece üstünlük değildi.Birde La Liga şampiyonluğuydu.
Ama ümitlerini yitirmediler.Şampiyonluk gitse de Devler Ligi hali hazırda onları bekliyordu.Rakipte kendi evinde dahi korkak oynayarak kendilerinden çekindiğini açıkça belli etmişti.Favori taraf Katalanlardı.Maç başlamış ve bariz bir üstünlük kurulmuştu.Önce 1-0 yakaladılar, devrenin sonuna doğru 2-0 buldular.Hemde rakibin en önemli defans adamı oyundan atıldı.Kendi evinizde 10 kişi kalmış ve 2-0 geriye düşmüş bir rakip var karşınızda.Final nedeyse garanti.Ama kazın ayağı öyle olmuyor.Rakip sana bir mucize gerçekleştiriyor ve tuRu atlayan taraf oluyor.Topa %100 sahip olsan dahi tarih seni değil tur atlayanı hatırlıyor.Total futbol, ayağa pas bir yere kadar.Asıl olan hatice değilde netice oluyor bir yerde.Böylece Barcelona efsanesi bu sezon biraz hüsranla neticeniyor.Total futbol bu sezon açık açık tartışılıyor.Son senelerde 7-8 gollü galibiyetler artık izleyenleride sıkmaya başlıyor.Başarıyla paralel olarak büyüyen sistem bu sezon hafif hafif çatırdıyor.Kim bilir bu çatırdama belkide sezon sonu ayrılıklarıda beraberinde getirebilir...
Etiketler:
Barcelona,
Pep Guardiola,
Sandro Rosell,
Total Futbol
21 Nisan 2012 Cumartesi
Birgün Bitecekti!.. Barcelona & Real Madrid
La Masia'ya ayak bastığında henüz 12 yaşındaydı.İspanya'da kaldığı süre zarfında bir İspanyol gibi yaşamış bu ülkenin vatandaşlığına hak kazanmıştı.İsteseydi İspanya Milli Takımı forması giyebilirdi ama o doğduğu toprakları seçti.Arjantin'de doğmuş Arjantin Milli takımını seçmişti ama o %50'de Katalan sayılırdı.Katalanlar adeta O'na tapıyordu.Ve O'nun, bugün belkide Katalanları en fazla üzdüğü gündü.
Son 15 karşılaşmada sadece bir kez kazanan ve sürekli kaybetme psikolojisiyle yaşayan Jose'nin takımı bugün iyi bir iş çıkardı.
Bugün aslında futbol tarihi için önemli bir gün oldu.Rakibine son 4 senede sadece 1 kez oda kupa finalinde kaybeden Barcelona'nın belkide bugün şifreleri çözüldü.Bu maç sadece şampiyonluğun gittiği bir maç değildi.Kendi sahasında 54 maçtır kaybetmeyen bir devin belkide psikolojik çöküntüsünün başladığı gündü.Pep uzun zamandır şampiyonluk bize uzak diyordu.Puan farkı 10 lardan 4 lere indiğinde bile tavrı ve demeçleri aynıydı.O'nun haklılığı bugün daha net ortaya çıktı.Barca'nın bir kaç maçtır gözle görülür bir düşüşü vardı ama bu maç bu düşüşün zirve yaptığı maç oldu.Bundan sonra rakipleri, Barca'ya karşı nasıl oynayacaklarını az çok öğrenmişlerdir.Yalnız burdaki soru işareti, Barca'nın bundan sonraki rakiplerinin, Real kadar başarılı bir taktik uygulayıp uygulayamayacakları.
Peki bugün Real nasıl bir taktikle oynadı? 2000 li yılların Wenger'in Arsenal'i gibi oynadı.Top rakipteyken alan daraltı ve rakibin nefes almasına izin vermeden ani baskınlar düzenledi.Barca'nın silahı olan çok pas trafiğine rakibin kalesinin önünden başlayarak çomak soktu.Aslında Jose bu taktiği Chelsea macerasında Shevchenko takıma katılana kadar başarıyla uygulamıştı.Bu taktiğin yabancısı değildi.Önceki El Clasico'larda yaptığı yeni heyecan yaşamayı bu maçta denemedi.Olduğu gibi kabullendi bu maçı ve muzaffer olan taraf oldu.Bu taktiği hafta içinde Devler Ligi yarı final müsabakasında eski takımı Chelsea'da uygulamıştı ama kalesinde tam 7 gol pozisyonu vermişti.Şanslarının da yardımıyla maçı 1-0 kazandılar ama ezilen tarafta mavililerdi.Bugün Jose'nin takımı golde dahil sadece 3 pozisyon verdi.Ronaldo'sundan Mesut'una kadar herkes rakibine bastı mücadele etti.Messi'yi tüm maç boyunca tam 4 adam takip etti.Herkes formasının hakkını sonuna kadar verdi.
Bugün El Clasico günüydü. Bugün bir çok kişinin hesaplaşma günüydü. Bugün rakiplerin birbirine üstünlüğünü kabul ettirme günüydü!.. Pep&Jose, Messi&Ronaldo, Valdes&Casillas, Alanso&Xavi...Hatta Adidas&Nike
Kazananın sadece bir maç kazandığı, kaybedeninde sadece bir maç kaybettiği bir karşılaşma değildi bu!..
Bugün belkide ilk defe sürekli Messi'nin gölgesinde kalan Ronaldo'nun gerçekten zafer günüydü!
Ve bay kibirlinin...
Son 15 karşılaşmada sadece bir kez kazanan ve sürekli kaybetme psikolojisiyle yaşayan Jose'nin takımı bugün iyi bir iş çıkardı.
Maçtan öncede Katalan taraftarlar...
Maçtan önce kötü olan yok muydu derseniz işte size bay kibirli...Yine sahnedeydi...
Peki bugün Real nasıl bir taktikle oynadı? 2000 li yılların Wenger'in Arsenal'i gibi oynadı.Top rakipteyken alan daraltı ve rakibin nefes almasına izin vermeden ani baskınlar düzenledi.Barca'nın silahı olan çok pas trafiğine rakibin kalesinin önünden başlayarak çomak soktu.Aslında Jose bu taktiği Chelsea macerasında Shevchenko takıma katılana kadar başarıyla uygulamıştı.Bu taktiğin yabancısı değildi.Önceki El Clasico'larda yaptığı yeni heyecan yaşamayı bu maçta denemedi.Olduğu gibi kabullendi bu maçı ve muzaffer olan taraf oldu.Bu taktiği hafta içinde Devler Ligi yarı final müsabakasında eski takımı Chelsea'da uygulamıştı ama kalesinde tam 7 gol pozisyonu vermişti.Şanslarının da yardımıyla maçı 1-0 kazandılar ama ezilen tarafta mavililerdi.Bugün Jose'nin takımı golde dahil sadece 3 pozisyon verdi.Ronaldo'sundan Mesut'una kadar herkes rakibine bastı mücadele etti.Messi'yi tüm maç boyunca tam 4 adam takip etti.Herkes formasının hakkını sonuna kadar verdi.
Bugün El Clasico günüydü. Bugün bir çok kişinin hesaplaşma günüydü. Bugün rakiplerin birbirine üstünlüğünü kabul ettirme günüydü!.. Pep&Jose, Messi&Ronaldo, Valdes&Casillas, Alanso&Xavi...Hatta Adidas&Nike
Kazananın sadece bir maç kazandığı, kaybedeninde sadece bir maç kaybettiği bir karşılaşma değildi bu!..
Bugün belkide ilk defe sürekli Messi'nin gölgesinde kalan Ronaldo'nun gerçekten zafer günüydü!
Ve bay kibirlinin...
Etiketler:
Avrupa Futbolu,
Barcelona,
Cristiano Ronaldo,
El Clasico,
Jose Mourinho,
Messi,
Mesut Özil,
Pep Guardiola,
Real Madrid
Kırmızı Şeytanlar Beste Yarışması
Şeytanlar Grubu olarak düzenlediğimiz beste yarışması başlıyor ! 5 mayıs 2012 tarihine kadar '' Mersin İdman Yurdu '' konulu bestelerinizi mersinidmanyurdufanpage@gm ail.com adresine mail atarak bize yollayabilir , yarışmamızda sizde yer alabilirsiniz. 5 mayıs tarihinde sayfamız üzerinden yapılacak anket sonucunda en beğenilen besteler plaket ve sürpriz hediyelerle ödüllendirilecektir ayrıca beğenilen besteler yeni sezonda tribünlerimizde söylenecektir. Büyük ilgi beklediğimiz yarışma kayıtları bugün itibariyle başlamıştır katılacak arkadaşlara şimdiden başarılar dilerim.
Kırmızı Şeytanlar dernek başkanı Aydın DEMİRCİ.
Kırmızı Şeytanlar dernek başkanı Aydın DEMİRCİ.
Etiketler:
Aydın Demirci,
Kırmızı Şeytanlar,
Mersin İdman Yurdu
Fatih Sultan Mehmet Korosu Bosna
Futbol dışı etkinliklerimize bir yenisini ekledik.Kadim dostum Abdurrahman ile yine yollara düştük.Bu sefer ki adresimiz Yenişehir Fuar Merkezi oldu.Kutlu Doğum Haftası nedeniyle bir program düzenlenmiş bizede davetiye gelmişti.Erkenden gidip ön sıralarda yer bulma telaşına girdik ama yine zamanı iyi kullanamamanın sıkıntını yaşadık.Biz fuar merkezine geldiğimizde içerisi tabiri caizse hınca hınç dolduydu.Yinede şansımız varmış ki ön sıralarda kendimize yer bulabildik.
Gece güzel geçecekti çünkü; Hırvat, Boşnak ve Sırp gençlerden oluşan 100 kişilik Fatih Sultan Mehmet Korosu sahne alacaktı.Bilende, bilmeyende ordaydı.Zaman ilerledikçe gördüm ki, salondakilerin bir çoğunun bu grup hakkında hiç bir bilgisi yoktu keza davetlilerin bir kısmı, koronun daha sahneye ısınmasını dahi beklemeden salondan ayrıldı.Aslında bu olay bizimde işime gelemedi değil.Salonda insan sayısı azaldıkça sanki koro daha güzel bir resital sunuyordu bizlere.Muhteşem bir gösteri ve mükemmel bir dinleti oldu.Biz dinlerken onlarda söylerken mest oldu adeta.Manevi duyguların zirveye çıktığı dakikalar yaşadık.Gece biterken içimizdeki memnuniyet duygusu ile soluğu stantlarda aldık.Koro'nun eserlerinin bulunduğu cd lerden birer adet satın aldık.Satıcı arkadaşlarla hoş bir sohbette bulunduk.Boşnak ve Sırp olan arkadaşlar en az bizim kadar akıcı Türkçe konuşuyorlardı.Şaşırmadım desem yalan söylemiş olurum.
Gecenin güzel olduğu kadar eksik yönleride yok değildi.Öncelikle davetiyesiz içeri alınmama hadisesi gayet yerindeydi ama organizasyon ekibi çok bilgisizdi.İkincisi ses akustiği çok kötüydü.Ön sıralarda ses akustiği gayet iyi arka sıralara ilerledikçe sesin yankı yapmasından ötürü çok kötüydü.Erken ayrılanlara çokta haksızlık yapmamak lazım.Böyle masraflı ve emek isteyen bir işin daha profesyonel bir ekiple yapılması gerekirdi ama ne diyelim sanırım tecrübe eksikliği hat safhadaydı.Ve son olarak umarım bu koro en kısa sürede şehrimiz tekrar ziyaret eder.Bizlerde bıraktığı manevi tat hala damarlarımızda dolaşmakta!..
Gece güzel geçecekti çünkü; Hırvat, Boşnak ve Sırp gençlerden oluşan 100 kişilik Fatih Sultan Mehmet Korosu sahne alacaktı.Bilende, bilmeyende ordaydı.Zaman ilerledikçe gördüm ki, salondakilerin bir çoğunun bu grup hakkında hiç bir bilgisi yoktu keza davetlilerin bir kısmı, koronun daha sahneye ısınmasını dahi beklemeden salondan ayrıldı.Aslında bu olay bizimde işime gelemedi değil.Salonda insan sayısı azaldıkça sanki koro daha güzel bir resital sunuyordu bizlere.Muhteşem bir gösteri ve mükemmel bir dinleti oldu.Biz dinlerken onlarda söylerken mest oldu adeta.Manevi duyguların zirveye çıktığı dakikalar yaşadık.Gece biterken içimizdeki memnuniyet duygusu ile soluğu stantlarda aldık.Koro'nun eserlerinin bulunduğu cd lerden birer adet satın aldık.Satıcı arkadaşlarla hoş bir sohbette bulunduk.Boşnak ve Sırp olan arkadaşlar en az bizim kadar akıcı Türkçe konuşuyorlardı.Şaşırmadım desem yalan söylemiş olurum.
Gecenin güzel olduğu kadar eksik yönleride yok değildi.Öncelikle davetiyesiz içeri alınmama hadisesi gayet yerindeydi ama organizasyon ekibi çok bilgisizdi.İkincisi ses akustiği çok kötüydü.Ön sıralarda ses akustiği gayet iyi arka sıralara ilerledikçe sesin yankı yapmasından ötürü çok kötüydü.Erken ayrılanlara çokta haksızlık yapmamak lazım.Böyle masraflı ve emek isteyen bir işin daha profesyonel bir ekiple yapılması gerekirdi ama ne diyelim sanırım tecrübe eksikliği hat safhadaydı.Ve son olarak umarım bu koro en kısa sürede şehrimiz tekrar ziyaret eder.Bizlerde bıraktığı manevi tat hala damarlarımızda dolaşmakta!..
Etiketler:
Fatih SUltan Mehmet Korosu Bosna,
Hayata Dair
19 Nisan 2012 Perşembe
Kime Benziyor?
Cihat Kamil
4 Ağustos 1988 Doğumlu gurbetçi oyuncumuz Etar Veliko Tarnovo takımında oyun kurucu mevkinde oynuyor.Şimdi size teknik özelliklerini değilde kime benzediğini soracağım :)
4 Ağustos 1988 Doğumlu gurbetçi oyuncumuz Etar Veliko Tarnovo takımında oyun kurucu mevkinde oynuyor.Şimdi size teknik özelliklerini değilde kime benzediğini soracağım :)
Etiketler:
Cihat Kamil,
Futbol Aktüel
Nam-ı Diyar Messi Emre'den Beklentiler
Bir hafta önce paskolik.com'dan Esat abiler haberini geçmişti genç Emre Demir'in.O haberin üstünden 1 hafta sonra Emre ülke gündemine oturdu nerdeyse.Oynadığı futbol, saçları ve kıvrak çalımları ile Türk Messi olarak anılan Emre'nin bugün ulusal medya ve sosyal medyada hit olduğunu görüyoruz.Mersin amatör takımlarından Kuvayi Milliye'den Kayserispor'a transfer oldu ve 5 yıllık imza attı.Yaşı henüz 8.Emre aslında ismini, Mersin'de ünlü futbolcu Figo'nun organize ettiği İnter'in seçmelerinde duyurmuştu.Sonrası İstanbul seçmelerine davet edildi falan.Yaşı küçük olsa da kıvrak ve estetik çalımları bileğinin yumuşaklığı ve yaşıtlarına göre daha üstün olan yetenekleriyle kendini hemen belli ediyor.
Şimdi Emre'ye bakınca aklıma bir dönem aynı şekilde vitrine çıkan Beşiktaş'ın oyuncusu Muhammed geldi.O dönemde Muhammed'in ismi Barcelona ile geçmişti.Beşiktaş yönetimi bırakmamıştı ve uzun bir süre gündemde kalmıştı.Muhammed daha sonra bu gündemde kalma meselesinin psikolojik baskısını hissetmiş olacak ki uzun süre gündeme gelmedi.Bunu daha sonra tanıştığım ve Muhammed ile aynı apartmanda oturan arkadaşımda söylemişti.Muhammed çok zor günler geçirmiş ve futboldan kopma noktasına dahi gelmiş.Şimdilerde yine ismini sık sık duyuyoruz ama o günlerde yaşadığı transfer psikolojisi ve üzerindeki beklentilerden dolayı bu günlere gelmesi hiç de kolay olmamış.
Şehrimiz kozmopolitan yapısından dolayı her kesimden insanın yaşadığı bir kent.İşsizlik hat safhada.Yaşam mücadelesi zor.Emre'de bu zorlu mücadeleden geliyor.Babası eski bir futbolcu olmasından dolayı çocuklarını da futbola yönlendirmiş.Emre'nin abisi Çanakkale Dardanel de oynuyor.Emre'de Kayserispor ile önemli bir anlaşma yaptı.Kendisi 8 yaşında ülke gündemine oturunca haliyle ondan beklentiler de artı.Umarım Emre profesyonel bir ekip tarafından yetiştirilir de kendisinden önceki yıldız adayı futbolcu kardeşlerimizin yaşadığı sıkıntıları yaşamaz.Zira kendisinden epey beklenti içerisinde olanlar var.En başta ailesi ve tüm Mersin halkı.Umarım Kayserispor'da Emre için en doğru tercihtir.
Şimdi Emre'ye bakınca aklıma bir dönem aynı şekilde vitrine çıkan Beşiktaş'ın oyuncusu Muhammed geldi.O dönemde Muhammed'in ismi Barcelona ile geçmişti.Beşiktaş yönetimi bırakmamıştı ve uzun bir süre gündemde kalmıştı.Muhammed daha sonra bu gündemde kalma meselesinin psikolojik baskısını hissetmiş olacak ki uzun süre gündeme gelmedi.Bunu daha sonra tanıştığım ve Muhammed ile aynı apartmanda oturan arkadaşımda söylemişti.Muhammed çok zor günler geçirmiş ve futboldan kopma noktasına dahi gelmiş.Şimdilerde yine ismini sık sık duyuyoruz ama o günlerde yaşadığı transfer psikolojisi ve üzerindeki beklentilerden dolayı bu günlere gelmesi hiç de kolay olmamış.
Şehrimiz kozmopolitan yapısından dolayı her kesimden insanın yaşadığı bir kent.İşsizlik hat safhada.Yaşam mücadelesi zor.Emre'de bu zorlu mücadeleden geliyor.Babası eski bir futbolcu olmasından dolayı çocuklarını da futbola yönlendirmiş.Emre'nin abisi Çanakkale Dardanel de oynuyor.Emre'de Kayserispor ile önemli bir anlaşma yaptı.Kendisi 8 yaşında ülke gündemine oturunca haliyle ondan beklentiler de artı.Umarım Emre profesyonel bir ekip tarafından yetiştirilir de kendisinden önceki yıldız adayı futbolcu kardeşlerimizin yaşadığı sıkıntıları yaşamaz.Zira kendisinden epey beklenti içerisinde olanlar var.En başta ailesi ve tüm Mersin halkı.Umarım Kayserispor'da Emre için en doğru tercihtir.
Etiketler:
Emre Demir,
Kayserispor,
Mersin,
Messi Emre
17 Nisan 2012 Salı
Kızılcahamam'dan Mesaj Var!
Köln Spor Okulu'ndan mezun olup, aralarında Yılmaz Vural'ın da bulunduğu, "Spor Öğretmeni" ünvanını almış 5 kişinden biri olan Kızılcahamamspor'ün Teknik Direktörü Kahraman Karataş, Bursaspor, Antalyaspor, Gençlerbirliği, Çaykur Rizespor ve Samsunspor'unda transfer etmek istediği 24 yaşındaki forvet oyuncuları Üstün Bilgi için teknik direktörümüz Nurullah Sağlam'a çağrıda bulunmuş.Bu sezon takımıyla çıktığı maçlarda şu ana kadar 20 gol atma başarısı gösteren Üstün Bilgi'nin Brezilya asıllı Türk forvet Nobre ile mükemmel bir ikili olacaklarını belirten Karataş, Sağlam'a yabancı forvet hakkını Üstün'den yana kullanmasını tavsiye etmiş.Ne diyelim söyleyenin vardır herhalde bir bildiği.
Bizde Üstün'ü bir bilene soralım dedik....
Lig Radyo Programcısı Ilgaz Çınar:
Üstün Bilgi genç etiketi vurulmayacak ise (24 yaşında) Tff 1. ligde tutunabilecek bir futbolcu.Stil olarak Pendikspor'dan Arif Şahin'e benziyor.Kuvvetli ve ceza sahasında golcü vuruşları olan, ikiye bir veya üçgen kurulan paslaşmalar için ideal bir oyuncu fakat yanılmayı çok isterim ama Spor Toto Lig için bana göre oldukça uzak.
Bizde Üstün'ü bir bilene soralım dedik....
Lig Radyo Programcısı Ilgaz Çınar:
Üstün Bilgi genç etiketi vurulmayacak ise (24 yaşında) Tff 1. ligde tutunabilecek bir futbolcu.Stil olarak Pendikspor'dan Arif Şahin'e benziyor.Kuvvetli ve ceza sahasında golcü vuruşları olan, ikiye bir veya üçgen kurulan paslaşmalar için ideal bir oyuncu fakat yanılmayı çok isterim ama Spor Toto Lig için bana göre oldukça uzak.
Etiketler:
Ilgaz Çınar,
Kahraman Karataş,
Kızılcahamamspor,
Üstün Bilgi
16 Nisan 2012 Pazartesi
Adana Deplasmanına Akıyoruz! Forza Buca
Bucaspor ile kardeşliğimizi bilmeyen yoktur herhalde.Bu iki kulüp taraftarlarının birbirlerine olan gönül bağı çok kuvvetlidir.Bizim Akhisar, Denizli, Karşıyaka, Altay, Manisaspor, Bursaspor maçlarımıza kendi imkanlarıyla bir çok otobüs kaldıran Bucalı dostlarımıza, bizde özellikle Adana deplasmanı olmak üzere bir çok maçta desteğimizi esirgemedik.Bu hafta görev yine bize düştü.Malumunuz bu hafta Bucaspor'un TFF 1. Lig'de Adanaspor deplasmanı var.Eeee Adana'da maç olurda Şeytanlar durur mu?
Pazar günü için şimdiden hazırlıklar başlamış durumda.Allah'tan dileğimiz yolda bir polis çevirmesi olmaması.Deplasman yasağı falan çıkmaz umarım.Bir senedir Adana deplasmanına gidemiyoruz ki özledik yani.Bu pazar Bucaspor'un güzel galibiyeti ile inşallah deplasmanda keyifli anlar yaşayacağız.Şimdi Buca Mersin kardeşliğiyle ilgili güzel bir video paylaşalım istedim.Bizden sonraki nesillerde umarım bu tribün dostluğunu devam ettirir.
Pazar günü için şimdiden hazırlıklar başlamış durumda.Allah'tan dileğimiz yolda bir polis çevirmesi olmaması.Deplasman yasağı falan çıkmaz umarım.Bir senedir Adana deplasmanına gidemiyoruz ki özledik yani.Bu pazar Bucaspor'un güzel galibiyeti ile inşallah deplasmanda keyifli anlar yaşayacağız.Şimdi Buca Mersin kardeşliğiyle ilgili güzel bir video paylaşalım istedim.Bizden sonraki nesillerde umarım bu tribün dostluğunu devam ettirir.
Etiketler:
Buca ve Mersin Kardeşliği,
Bucaspor,
Mersin İdman Yurdu,
TFF 1.Lig
15 Nisan 2012 Pazar
O Aslında İçimizen Biri: Cengiz Biçer Röportajımız
Mesut Özil'llerin İlkay Gündoğan'ların Serdar Taşçı'ların milli takım tercihlerinin tartışıldığı bir ortamda çok uzaklarda olmayan ama çokta gündemde olmayan bir isimdi Cengiz Biçer.
İsviçre'de doğup, Liechtenstein'da büyümüş, futbol eğitimini yurt dışında almış, milli takım tercihini Liechtenstein yana kullanmış ama kalbi Türkiye için çarpan bir gurbetçiydi.Değişik tecrübeler edinmiş, oynadığı takımlarda belli kategorilerde şampiyonluk yaşamış, bir ara St. Pauli ile flört etmiş, sonra memleketimiz takımlarından Samsunspor'un formasını bir sezon terletmiş, ve son olaraktan yolu dönmüş dolaşmış Mersin'e düşmüş.
O bu tecrübeden hiç pişman değil.İki sezondur oynadığı Mersin İdman Yurdu'nda son iki resmi maçta forma şansı bulsa da, yerini ve yedek kulübesini hiç yadırgamıyor.Şu anda takımımızda 3. kaleci durumunda bulunan ama son iki maçta gösterdiği performansla takımda daha önemli bir konuma gelebilecek olan Cengiz Biçer ile küçük bir sohbet gerçekleştirdik.Zaman sıkıntımızdan ötürü sorularımız biraz kısa oldu ama keyifliydi.Kendisine burdan bir kez daha teşekkürlerimizi sunuyoruz.İşte Cengiz'in bize yaptığı samimi açıklamalar;
*Merhaba Cengiz.Biraz klasik olacak ama ligimizin gurbetçilerindensin.Bu durum senin futbolunu etkiliyor mu?
Yurt dışında doğmuş olsam da benim için her zaman Vatanım Türkiyedir, ve bu nedenle Türkiye'de futbol oynadığım için çok mutluyum.
*Merhaba Cengiz.Biraz klasik olacak ama ligimizin gurbetçilerindensin.Bu durum senin futbolunu etkiliyor mu?
Yurt dışında doğmuş olsam da benim için her zaman Vatanım Türkiyedir, ve bu nedenle Türkiye'de futbol oynadığım için çok mutluyum.
(Taraftar Sorumuz)
*Sehic ve Hakan iyi bir sezon geçirdi.Kendini kale için ne kadar şanslı görüyorsun.Samimi manada bu takımda mutlu musun.
Hakan Abi ve Sehic, ikiside iyi kaleciler, onlarla çok iyi bir ekip olduğumuzu düşünüyorum, 3 farklı kaleci eğitimi alan, ama 3 ayrı Milli Takımlarda oynayan kalecileriz ve kendimizi geliştirmek için bunun avantajlarını çok iyi kullanıyoruz.
*İsviçre doğumlusun ama Liechtenstein milli takımını tercih ettin.Bu seçiminde sırf milli formayı giyme arzusu mu etkili oldu? Ve bu seçiminin öyküsünü kısaca anlatır mısın?
Ben İsviçre'de doğmama rağmen Liechtenstein'da büyüdüm.Futbol hayatıma Liechtenstein'de başladım ve miniklerden sonra hep aynı takımda forma giydim.Genç takımlarda çok şampiyonluk yaşadım .Daha sonra A Takıma alındım ve oynamaya başladığım zaman Ümit Milli Takıma seçildim ve kabul ettim.Gönül isterdi ki Türk Milli Takımı formasını giyeyim ama sonuçta bir Milleti temsil ediyorum.Her zaman Liechtenstein için elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum ve bu formayı da gururla taşıyorum!
*Türkiyede kaleci olmanın zorluklarını ne kadar hissediyorsun?
Her ülkede olduğu gibi Türkiye'de de futbolun ve kaleci olmanın özellikle zorlukları vardır.Türkiye, çok başarıya dayanıklı bir ülke! Kalıcı olmak istiyorsan başarılı olmak zorundasın ama Türkiye'de kaleci olmanın güzel tarafları bence zorluklarından daha fazla! İşimi çok severek yapıyorum ve inşallah daha da başarılı olacağıma inanıyorum!
*Olumlu yada olumsuz manada taraftar ve medya baskısı performansını etkiliyor mu?
Öncelikle taraftarlarımıza bu geçen son 2 sezon için çok teşekkür etmek istiyorum .Süper lige çıkmamızda ki büyük destekçimiz olan taraftarlarımız bu senede bizi hiç yalnız bırakmadılar.Onların sevgisini ve desteğini hissetmek bize güç veriyor.Onlardan her zaman arkamızda olmalarını istiyorum, çünkü hem Mersin İdman Yurdu hem de taraftarlarımız başarıyı hak ediyorlar !
*Türkiye'deki ilk forma giydiğin maç hangisiydi.Neler hissettin.Sence performansın nasıldı?
Türkiye'deki ilk maçım Samsunspor formasıyla Bank asya 1. Lig'de Karabükspor'a karşıydı, çok iyi bir takım kurup şampiyon olmuşlardı o zaman, benim için ayrı bir yeri var, 3-3 bitmişti maç!
*Peki Mersin İdman Yurdu’na transferin nasıl gerçekleşti?
Samsunspor'da oynadığım dönemde sürekli Milli Takıma gidip geliyordum.Orada oynadığım maçları takip eden Yüksel Hoca lig bitiminde menajerimi arayarak beni mutlaka Mersin'de görmek istediğini söylemişti.Menajerim beni aradı ve Mersin'i düşünür müsün dedi.Hedefin Şampiyonluk olduğunu biliyordum Mersin'de ve bende seve seve kabul ettim.Hayatımda verdiğim en doğru kararlardan biri budur!
*Sehic ve Hakan iyi bir sezon geçirdi.Kendini kale için ne kadar şanslı görüyorsun.Samimi manada bu takımda mutlu musun.
Hakan Abi ve Sehic, ikiside iyi kaleciler, onlarla çok iyi bir ekip olduğumuzu düşünüyorum, 3 farklı kaleci eğitimi alan, ama 3 ayrı Milli Takımlarda oynayan kalecileriz ve kendimizi geliştirmek için bunun avantajlarını çok iyi kullanıyoruz.
*İsviçre doğumlusun ama Liechtenstein milli takımını tercih ettin.Bu seçiminde sırf milli formayı giyme arzusu mu etkili oldu? Ve bu seçiminin öyküsünü kısaca anlatır mısın?
Ben İsviçre'de doğmama rağmen Liechtenstein'da büyüdüm.Futbol hayatıma Liechtenstein'de başladım ve miniklerden sonra hep aynı takımda forma giydim.Genç takımlarda çok şampiyonluk yaşadım .Daha sonra A Takıma alındım ve oynamaya başladığım zaman Ümit Milli Takıma seçildim ve kabul ettim.Gönül isterdi ki Türk Milli Takımı formasını giyeyim ama sonuçta bir Milleti temsil ediyorum.Her zaman Liechtenstein için elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum ve bu formayı da gururla taşıyorum!
*Türkiyede kaleci olmanın zorluklarını ne kadar hissediyorsun?
Her ülkede olduğu gibi Türkiye'de de futbolun ve kaleci olmanın özellikle zorlukları vardır.Türkiye, çok başarıya dayanıklı bir ülke! Kalıcı olmak istiyorsan başarılı olmak zorundasın ama Türkiye'de kaleci olmanın güzel tarafları bence zorluklarından daha fazla! İşimi çok severek yapıyorum ve inşallah daha da başarılı olacağıma inanıyorum!
*Olumlu yada olumsuz manada taraftar ve medya baskısı performansını etkiliyor mu?
Öncelikle taraftarlarımıza bu geçen son 2 sezon için çok teşekkür etmek istiyorum .Süper lige çıkmamızda ki büyük destekçimiz olan taraftarlarımız bu senede bizi hiç yalnız bırakmadılar.Onların sevgisini ve desteğini hissetmek bize güç veriyor.Onlardan her zaman arkamızda olmalarını istiyorum, çünkü hem Mersin İdman Yurdu hem de taraftarlarımız başarıyı hak ediyorlar !
*Türkiye'deki ilk forma giydiğin maç hangisiydi.Neler hissettin.Sence performansın nasıldı?
Türkiye'deki ilk maçım Samsunspor formasıyla Bank asya 1. Lig'de Karabükspor'a karşıydı, çok iyi bir takım kurup şampiyon olmuşlardı o zaman, benim için ayrı bir yeri var, 3-3 bitmişti maç!
*Peki Mersin İdman Yurdu’na transferin nasıl gerçekleşti?
Samsunspor'da oynadığım dönemde sürekli Milli Takıma gidip geliyordum.Orada oynadığım maçları takip eden Yüksel Hoca lig bitiminde menajerimi arayarak beni mutlaka Mersin'de görmek istediğini söylemişti.Menajerim beni aradı ve Mersin'i düşünür müsün dedi.Hedefin Şampiyonluk olduğunu biliyordum Mersin'de ve bende seve seve kabul ettim.Hayatımda verdiğim en doğru kararlardan biri budur!
*Sürekli yedek beklemek nasıl bir duygu?Umutsuzluk yaratıyor mu?
Sezona başladığımızda bu konuyu hocamla konuştum, bana güvendiğini ve takımda kalmamı istediğini söyledi.Bende Mersin İdman Yurdu'nda başarılı olmak istediğimi söyledim.Bu sezon bana çok şey kazandırdı, çok iyi bir tecrübe edindim.Hocam birçok maçda 18 kişilik maç kadrosuna beni dahil etti ve hem takım hemde Teknik heyet bana güvendiklerini gösterdiler.Son 2 maçda hocamın bana verdiği şansı iyi değerlendirdiğimi düşünüyorum ve teşekkür etmek istiyorum.Hocama bana verdiği güven için ve taraftarlarımıza bana verdikleri destek ve sevgi için!
İnşallah gelecek sezon Mersin İdman Yurdu için daha başarılı bir sezon olacak.
*Peki Cengiz, alt yapı eğitimini Avrupa'da aldın ayrıca İsviçre Ligi'nde forma giydin.Türkiye'deki futbola akış açısı Avrupa ya göre farklı mı?
Türkiye'de insanlar futbola aşık ama Avrupa'da futbol bu kadar aşırı derecede önemli görünmüyor.Takımlarına destek verselerde, Türkiye'deki kadar futbol sevdalısı başka bir ülke var mı bilmiyorum.Bu nedenle Türkiye'de oynamaktan çok mutluyum çünkü bende futbola aşığım!
*Mersin’i şehir olarak nasıl buldun?
Mersin çok güzel bir şehir ve şuan bile gelişmekte.Gelecek senelerde sadece Türkiye'nin değil Avrupa'nında gözde şehirlerinden biri olacaktır
*Peki Mersin İdman Yurdu’nun ateşli taraftar grubu Kırmızı Şeytanlar?
Onlar Arma Aşığı.İnşallah her zaman takımlarına sahip çıkarlar.İyi ve kötü günde destek olurlar.Onları her maçta stadda görmek, onların desteğini hissetmek bizlere güç veriyor!
Sezona başladığımızda bu konuyu hocamla konuştum, bana güvendiğini ve takımda kalmamı istediğini söyledi.Bende Mersin İdman Yurdu'nda başarılı olmak istediğimi söyledim.Bu sezon bana çok şey kazandırdı, çok iyi bir tecrübe edindim.Hocam birçok maçda 18 kişilik maç kadrosuna beni dahil etti ve hem takım hemde Teknik heyet bana güvendiklerini gösterdiler.Son 2 maçda hocamın bana verdiği şansı iyi değerlendirdiğimi düşünüyorum ve teşekkür etmek istiyorum.Hocama bana verdiği güven için ve taraftarlarımıza bana verdikleri destek ve sevgi için!
İnşallah gelecek sezon Mersin İdman Yurdu için daha başarılı bir sezon olacak.
*Peki Cengiz, alt yapı eğitimini Avrupa'da aldın ayrıca İsviçre Ligi'nde forma giydin.Türkiye'deki futbola akış açısı Avrupa ya göre farklı mı?
Türkiye'de insanlar futbola aşık ama Avrupa'da futbol bu kadar aşırı derecede önemli görünmüyor.Takımlarına destek verselerde, Türkiye'deki kadar futbol sevdalısı başka bir ülke var mı bilmiyorum.Bu nedenle Türkiye'de oynamaktan çok mutluyum çünkü bende futbola aşığım!
*Mersin’i şehir olarak nasıl buldun?
Mersin çok güzel bir şehir ve şuan bile gelişmekte.Gelecek senelerde sadece Türkiye'nin değil Avrupa'nında gözde şehirlerinden biri olacaktır
*Peki Mersin İdman Yurdu’nun ateşli taraftar grubu Kırmızı Şeytanlar?
Onlar Arma Aşığı.İnşallah her zaman takımlarına sahip çıkarlar.İyi ve kötü günde destek olurlar.Onları her maçta stadda görmek, onların desteğini hissetmek bizlere güç veriyor!
Biraz soluk alalım diyoruz ve futbolun dışına çıkıyoruz.
*Mersin’in bir klasiği olan tantuni hakkında neler düşünüyorsun?
Tantuniyi çok severim ve sevmeyen yoktur diye düşünüyorum.( :=) Gülüyor)
*Tantuni dışında en beğendiğin yemekler diye sorsam.
Hmm.....(Düşünüyor) Cevap: Yemek seçmiyorum.
Biraz futbol aktüalite diyoruz.Ve sohbetimize devam ediyoruz.
*En beğendiğin futbolcu?
Zidane - Evra - Puyol - Benzema! Gülerek cevap veriyor. V. Valdes
*Örnek aldığın yada idolündeki kaleci?
Viktor Valdes
*En beğendiğin teknik adam?
Pep Guardiola
*En sevdiğin stat?
Borussia Dortmund'un stadı; Westfalenstadion
*En sevdiğin takım arkadaşın kim?
Hepsiyle çok iyi arkadaşız, hepsi çok iyi futbolcu ve çok iyi karakterlere sahipler.Çok uyumlu bir arkadaşlık ortamı var.Ama İbrahim Sehic'le daha yakınız:Zamanımızın büyük bir bölümünü birlikte geçiriyoruz..
*Spor programlarını takip ediyor musun? En beğendiğin programlar?
Evet takip ediyorum ama özellikle takip ettiğim bir program yok.Genelde rakiplerimizin maçlarını izlerim ve Bank Asya ligini takip ederim.Avrupa liglerindense, Almanya, İsviçre, İngiltere ve İspanya'yı takip ediyorum.
Sohbetimiz tekrar aktif olarak futbola dönüyor ister istemez.
*Sezon bitti ve Mersin İdman Yurdu'nda köklü bir değişimden bahsediliyor.Takımdaki geleceğin hakkında bizlere biraz bilgi verirmisin.
Benim Mersin İdman Yurdu ile 2015 sezonuna kadar sözleşmem bulunuyor.İnşallah sözleşmem sona erene kadar burada kalıcı ve başarılı olmak isterim.Mersin idman Yurdu'ndan ayrılmayı kesinlikle düşünmüyorumda istemiyorumda.
*Bu sezonki Mersin İdman Yurdu’nun ligdeki performansı sence nasıldı?
Nurullah Hocamız sezon başında çok iyi bir kadro kurdu.Birbiriyle çok oyumlu bir kadro seçti ve Nurullah Hoca bize çok güvendi.Belki bir kaç şanssız sakatlık yaşamasaydık ve biraz daha şanslı olsaydık şuan ligde çok farklı yerlerde olabilirdik.Bu zor durumda ve bu seneki özellikle zor olan lig maratonunda ligde kaldığımız için mutluyuz.İnşallah seneye daha iyisini başarmak için çok çalışacağız.
*Peki geçen sezon ki şampiyonluktan sonra hayatında neler değişti?
Futbol hayatımda şuana kadar yaşadığım en güzel şampiyonluktu.Şuan anlatmak istesem de anlatamam.. Çok farklı bir duyguydu benim-bizim için..
*Son iki maçta forma giydin.Nasıl bir duygu yaşadın.Performansını nasıl değerlendiriyorsun?
Son 2 maçda hocam bana görev verdi.Aldığım çok olumlu tepkiler oldu.Hem sağ olsun taraftarlarımız, hem yerel ve ulusal medya, ve takım içinden. Herkese bana bu güveni verdikleri için teşekkür ediyorum.Bu formayı giymek, taşımak ve bu forma için ter dökmek çok farklı bir duygu.Her zaman elimden gelenin en iyisini yapmaya çalıştım ve çalışacağım.
İnşallah ilerleyen zamanlarda Mersin İdman yurdu için dahada başarılı olmak isterim !
İnşallah ilerleyen zamanlarda Mersin İdman yurdu için dahada başarılı olmak isterim !
*Türkiye Milli Takımı'nın son zamanlarda bazı sıkıntıları var.Sen Milli Takımımızın geleceğini nasıl görüyorsun?
Türkiye gibi futbol aşığı bir ülkenin Milli Takımı'nın çok farklı yerlerde olması gerekiyor diye düşünüyorum.Şu anki durumu üzücü tabi ama inşallah ilerleyen zamanlarda Milli Takımımızı da iyi yerlerde görürüz!
*Türkiye'deki antrenman sahaları ve alt yapıyı nasıl değerlendiriyorsun.Ne gibi sıkıntılar mevcut?
Türkiye'de biraz o konuda sıkıntıların olduğunu düşünüyorum.Tesis olsun, sahalar olsun bir çok takımda, oynadıkları lige uygun değil.Bu bence çok önemli bir nokta ve takımların özellikle dikkat etmesi gereken bir konu.Bir takım başarılı olmak istiyorsa yapılanma ve kurumsallaşma çok önemlidir.
Sohbetin bu kısmında biraz daha can alıcı bir konuya girdik.İşte Cengiz'in konuyla alakalı kısa ve öz cevabı;
*Türkiye'de ki şike iddialarıyla ilgili ne düşünüyorsun?
Türk futboluna çok zarar verdiğini düşünüyorum..
Böyle şeylerin yaşanması tabi üzücü ve futbolu her anlamda etkiliyor.İnşallah gelecekte böyle şeyleri Türk Futbolunda yaşamayız.. !
Böyle şeylerin yaşanması tabi üzücü ve futbolu her anlamda etkiliyor.İnşallah gelecekte böyle şeyleri Türk Futbolunda yaşamayız.. !
Son bir soru ile sohbetimizi bitiriyoruz.
*Şu ana kadar ki futbol hayatında unutamadığın maç hangisiydi?
Türkiye U21 - Liechtenstein U21 (Adana'da oynadığım maç)
Kısıtlı zamanına rağmen bize vakit ayırdığı için ayrıca samimi cevaplarından ötürü Cengiz'e bir kez daha teşekkürlerimizi sunuyoruz.Kendisine futbol hayatında başarılarının devamını diliyoruz.
Röportaj: Hasan DOĞAN
Etiketler:
Cengiz Biçer,
Liechtenstein,
Mersin İdman Yurdu
12 Nisan 2012 Perşembe
Fuat Çapa & Thomas Doll Bir Ankara Macerası

Doll ülkemize geldiğinde aklıma yaşadığı iki farklı sezon gelmişti.Birinci Hamburg'u önce dipten alıp ligde tuttuğu ardından ligde üçüncü olarak Şampiyonlar Ligi vizesi aldığı sezon, ikinci ise o başarılı sezonun arkasından devler ligindeki 5 mağlubiyet alıp elendiği ligdede nerdeyse takımı küme düşürme pozisyonuna getirdiği sezon.Başarı ve başarısızlıkAynı Thomas Doll ülkemizde de benzer bir kader yaşadı.Yani bir nevi ilk geldiğinde neler yaşabileceğini düşündüklerim gerçekleşti.Başarı ve ardından başarısızlık.Kimine göre başarılıydı kimine göre başarısız.Ama her ne olursa olsun bugün konuştuğumuz Orhan Şam, Mustafa Pektemek ve hala takımında bir çok pozisyonda kullanılan Aykut Demir bir yerde O'nun Türk futboluna birer armağanlarıydı.Belki Doll bu oyuncuları yetiştirmedi ama vizyona çıkmalarında aslan payı onundu.Belki şu an aklıma gelmeyen bir çok futbolcuyada katkısı bulunmuştur.Her ne yaptıysa ülke futbolumuza asla zarar vermedi hatta ileri götürmek için çabaladı.Ondan aklımda kalanlar içinde en can alıcısı ise bizlere yaptığı şu açıklamaydı;
''Türk futbolcuları orta seviyeli futbolcular. Bu yüzden ligin kalitesi Avrupa’ya yetişmiyor. Altyapı ve temel bilgi eksikliği bunda büyük etken. Bu yüzden Türk futbolunun gelişimi hızlı değil. Altyapıya iyi yatırım yapılmalı ve A takıma çıkacak futbolcuların daha önceden belirli şeyleri öğrenmeleri gerek. Türkiye’de orta sınıf birçok futbolcu hak ettiğinden fazla para alıyor. Türkiye’de futbolcuların arkasında menajerler var. Bu menajerlerin futbolculara olumsuz etki yaptığını düşünüyorum. Birçok orta sınıf futbolcu astronomik paralar istiyor. Siz, bu futbolculara böyle paralar verir, altyapı hocaları ve yardımcı antrenörlere hak ettiklerini vermezseniz Türk futbolunun ilerlemesini beklememelisiniz. Süper Lig’de 2ve 3. lig ayarında birçok futbolcu var. Bu düzeltmek için yeni bir konsepte gerek var. Bu olmazsa Türk futbolu ileriye değil, geriye doğru gidecek.''
Fuat Çapa ise farklı bir kişilik.Hiddink'ten ders almış, futbol için 6 farklı dil öğrenmiş.Avrupada ikinci liglerde görev almış, şampiyonluk yaşamış sonrasında dönüp gelmiş memleketinde onca zorluğa rağmen hizmetlerini esirgememiş bir futbol emekçisi.İlginç bir kişilik.Mesela sezon öncesi taraftarlarla buluşup takımın ligi nerede bitireceğini, kapasitesinin ne olduğunu ve taraftarlardan nasıl bir beklenti içerisinde olmaları gerektiğini açık açık anlatmıştı.Bunu ülkemizde belkide ilk yapan teknik adamdı.Taraftar ve takım arasında iyi bir köprü kurmuş iletişim dersi vermişti bizlere.Mesela katıldığı bir programda önümüzdeki sezon alacakları yabancı oyunculara Türkçe öğrenme şartı getireceklerini bizlere paylaştı.Bu aslında nasıl bir vizyona sahip olğunu bizlere çok iyi gösteriyordu.Tüm sezon boyunca oynattığı futbol ise her kesime ders niteliğindeydi.Özelliklede bana...
Thomas Doll'ün aramızdan ayrılması biraz erken oldu.İlk sezon ki yakaladığı başarılardan sonra, ikinci sezondaki düşüşü O'nun hep sonunu getirdi.Kimse O'nun oynattığı keyif veren futbola bakmadı.Sahada oynayan futbolcuların, tribündeki taraftarın, ekran başındaki seyircinin ne düşünğünün bir önemi yoktu bazıları için.Onlar için başarı hep zirveydi.Zirve olmazsa sende olmazsın dediler bir çırpıda cebine 300-500 bin euro koydular gönderdiler.Daha sonraları takip etmedim Doll'u.Gençlerbirliği'nden sonra sanırım hala boşta.Bir Ankara serüveni yaşattı bizlere.Başarılı ve başarısız sayılan iki sezon yaşattı ve gitti.Peki Fuat Çapa.Çapa'nında ilk Ankara serüveni iyi geçmedi.Zaten o sezon Gençlerbirliği sezonu 4 farklı teknik adamla geçirdi.Önce Mesut Bakkal, ardından Fuat Çapa, sonra Stumpf, en sonunda da Bülent Korkmaz.Bir sezonda 4 farklı teknik adam değiştiren bir takım ve o takımın başkanı.Düşününce Türk futbolunu kısaca özetliyor aslında.
Kısa süren Ankara serüvenleri yaşadı iki teknik adamda.Doll'un ilk macerası Çapa'ya göre biraz uzundu ama Çapa'da bu Ankara macerasını sevmiş olacak ki bu sezon başı tekrar soluğu Ankara'da aldı.Genel olarak beğendiğim ve başarılı bulduğum bir isim Fuat Çapa ama sezon başında yine yaptığımız dost sohbetlerinde benim 3 küme düşme adayı takımlarımdan biriydi takımı.Hatta Fuat hocanın sezonun ilk yarısını göreceğinden dahi şüpheliydim.Yanıldım.Hemde kötü yanıldım.Benim düşündüğümün aksine kadro derinliği ve kalitesi düşük dediğim takımı sezonun en iyi futbol oynayan ekiplerinden biri oldu.Hatta devre arasında takımından oyuncu bile gönderdi.Sezon başında en iyi oyuncularını tamamen maddi sebeplerden ötürü satmaları ve aynı kalitede oyuncu almadıkları gerekçesiyle başarısız olacaklarını düşünürken Fuat Çapa markası bir anda her şeyi değiştirdi.Türk futbolunun ve taknik adamlarının ufkunu açtı.Bana göre kadro kalitesi daha yüksek olan Samsunspor küme düşerken Gençlerbirliği sezona damgasını vuranlardan oldu.Burda bir kez daha teknik adam kalitesini görebiliyoruz.Doğru teknik adam seçimi başarı ile endeksli oluyor ey kulüp başkanları...
Thomas Doll ve Fuat Çapa.Her ikiside bu lige kalite getiren adamlar.Her ikiside eğitimlerini avrupada almış ve kalitelerini ispat etmiş isimler.Belki ligimizde kupa kazanamadılar, belki tarih onları yazmayacak ama benim gibi futbol sevdalılarının gönlünde her zaman farklı bir yerde olacaklar.Biri bugün bu ülkede yaşamıyor, diğerinin ise yarını ne olacağı belli değil.Çapa hafta arasında sözleşmesini uzattı ama biz çok gördük hocamızın arkasındayız diyip ertesi gün takımdan kovan başkanları.Umarım Fuat Çapa ligimizde uzun süre görev alır.Umarım bizde bu kaliteli teknik adamı uzun süre alkışlarız.Ve umarım Thomas Doll'un yaşadığı başarı ve başarısızlık sendromunu Fuat Çapa ile yaşamayız.Çünkü futbolumuzun böyle farklı vizyonlara sahip teknik adamlara ihtiyacı var.Kabadayı ve astığı astık kestiği kestik isimlere değil!..
Etiketler:
Fuat Çapa,
Gençlerbirliği,
Thomas Doll,
Türk Futbolu
11 Nisan 2012 Çarşamba
Mersin İdman Yurdu'nda Değişim Rüzgarları Eserken
Ayaktakiler : ( Soldan sağa) Nobre, Moritz, Erhan Güven, Nduka, Erman Özgür, Hakan Arıkan
Oturanlar : ( Soldan sağa) Zurita, İbrahim Kaş, Ben Yahia, Mustafa Keçeli, Joseph Boum
Sezon başında uzun bir süre ligin tozunu atan kadromuzdu yukardakiler.Kadromuzdu diyorum çünkü bir çoğu önümüzde ki sezon bizimle olamayacak.Nurullah Hoca bu sezon başı planlamasını yaparken maliyeti ucuz ama ligi bilen tecrübeli isimlerle çalışmayı düşündü ve bu doğrultuda daha önce çalıştığı isimleri kadroya kattı.Ayrıca bu isimlere ilaveten, Çağdaş Atan, Mathew Amoah, Beto, Hakan Bayraktar, İrahim Sehic, İbrahim Ferdi Çoşkun, devre arasında da Tisdell, Erdal Kılıçaslan, Danilo Bueno, Spas Delev ve Barış Ataş kadroya dahil oldu.Şöyle baktığımızda hemen hepsi Nurullah Sağlam'la daha önce çalışma imkanı bulan isimler.
Nurullah Hoca planladığı gibi tecrübeli isimlerle ligde kalma başarısını gösterdi.Zaman zaman sıkıntılar yaşandı ama bir şekilde sümen altı edilip lige devam edildi.Devre arası iyi geçirilmedi bunun ızdırabı 8 maçlık bir mağlubiyet serisi ile çekildi.Bir ara düşme korkusu hissedildi ama tecrübeyle bunlar aşıldı.Lig bitti Abdullah Avcı'nın isteğiyle Bahar Kupası denilen turnuva icat edildi.Yönetim ve teknik kadro ise bu turnuvaya katılmama kararı aldı.Oysa yeni sezonun başlamasına tam 5,5 ay gibi uzun bir süre vardı ve Mersin İdman Yurdu hiç bir gerekçe göstermeden turnuvaya katılmayacağını resmi olarak Tff'ye bildirdi.Hem para kazanıp hemde oyuncuların formunu koruyabileceği bir turnuvaya katılmama sebebi ne olabilirdi ki? Nurullah Sağlam gibi hemen hemen 24 saati aktif bir şekilde yaşayan bir hoca en azından genç oyunculara şans verme adına böyle bir turnuvayı nasıl ret edebilirdi ki?
Nedeni aslında belliydi.Sezon ortasında yaşananlardan ötürü hoca bazı futbolculara kırgındı.Ayrıca kiralıklarda dahil toplam 16 futbolcunun sözleşmesi bitiyor ve takımda tutulacak oyuncu sayısı 5 yada 6 kişiydi.Peki bunların yanına gençler monte edilip turnuvaya katılınamaz mıydı? Zordu çünkü altyapıdan A takıma alınacak oyuncu yoktu.Hoca tesisi olmayan bir takımda görev aldığını her seferinde neden hayrıkıyordu dersiniz.Çünkü altyapıdan gelen oyuncu yok denecek kadar az.Geçen sezon 5-6 tane parlayan genç oyuncumuz bu sezon farklı sebeplerden ötürü A2 takımına alınmamış ayrıca mevcut oyunculardan ise bir Celal Kıran birde Tarık Altuntaş var.A takım oyuncuları derseniz zaten sezon ortasında ruhlarını kayıp ettiler.Dikkat edin sezon sonuna doğru bir çoğu play-off'lara kalırız diye oynamadı bile.Böyle bir ortamda da Nurullah Hoca turnuvayı istemedi.Ayrıca oyuncularda para aşkları nedeniyle bir an önce kaçma derdine girdiler.Bir çoğunun sözleşmesi zaten bitiyor ve zoraki bir şekilde oynadıkları takıma daha fazla ne verebilirler ki.Son maçlara bakın ne anlatmak istediğimi daha iyi anlayacaksınız.
Şimdi lig bitti turnuva falan yok.Peki takımda kimler kalacak.Öncelikle 1 yıllık sözleşmesi olmasına rağmen Moritz ile yollar ayrıldı.Kiralıklardan Tonia eski takımı Ankaraspor'a geri döndü.Kiralıklardan bir diğeri İbrahim Kaş'ın ise akibeti belli değil.Bursa'ya geri dönmesi biraz zor ama bizim takımda kalmasıda bir o kadar zor.Sebebi para krizinin başrol oyuncularından olması.Performansı bu sezon iyiydi ama yönetimin ne karar alacağını bende merakla bekliyorum.Bir diğer kiralık Barış Ataş ise tekrar Trabzonspor'a geri dönecek.Geriye sözleşmesi biten;
Bu sezon başında nerdeyse takımın baştan aşağı kurulduğunu düşünürsek bu kadar temizlik biraz fazla gibi olacak ama buna ihtiyaç olduğu gün gibi aşikar.Bu kadar badire atlattıktan sonra ligde kalmamız bile mucizeydi aslında.Mevcut oyuncular görevlerini ve üzerlerine vazife olmayan işleri fazlasıyla yaptılar.Şimdiden emeklerinden ötürü teşekkür ederiz.Yeni bir yapılanma artık şart.Bu yapılanma biraz da Nurullah Hoca'nın 3 yıllık kontratının hakkını vermesi için gerekli.Bunu hem biz taraftarlar hem de yönetimin istediğide bir gerçek.
Onur Ertürk
Not: Gidecek oyuncular resmi ağızlardan açıklanmadı.Kulislerde konuşulan sağlam kaynaklı bilgilerdir ama kesinlik kazanmamıştır.
Oturanlar : ( Soldan sağa) Zurita, İbrahim Kaş, Ben Yahia, Mustafa Keçeli, Joseph Boum
Sezon başında uzun bir süre ligin tozunu atan kadromuzdu yukardakiler.Kadromuzdu diyorum çünkü bir çoğu önümüzde ki sezon bizimle olamayacak.Nurullah Hoca bu sezon başı planlamasını yaparken maliyeti ucuz ama ligi bilen tecrübeli isimlerle çalışmayı düşündü ve bu doğrultuda daha önce çalıştığı isimleri kadroya kattı.Ayrıca bu isimlere ilaveten, Çağdaş Atan, Mathew Amoah, Beto, Hakan Bayraktar, İrahim Sehic, İbrahim Ferdi Çoşkun, devre arasında da Tisdell, Erdal Kılıçaslan, Danilo Bueno, Spas Delev ve Barış Ataş kadroya dahil oldu.Şöyle baktığımızda hemen hepsi Nurullah Sağlam'la daha önce çalışma imkanı bulan isimler.
Nurullah Hoca planladığı gibi tecrübeli isimlerle ligde kalma başarısını gösterdi.Zaman zaman sıkıntılar yaşandı ama bir şekilde sümen altı edilip lige devam edildi.Devre arası iyi geçirilmedi bunun ızdırabı 8 maçlık bir mağlubiyet serisi ile çekildi.Bir ara düşme korkusu hissedildi ama tecrübeyle bunlar aşıldı.Lig bitti Abdullah Avcı'nın isteğiyle Bahar Kupası denilen turnuva icat edildi.Yönetim ve teknik kadro ise bu turnuvaya katılmama kararı aldı.Oysa yeni sezonun başlamasına tam 5,5 ay gibi uzun bir süre vardı ve Mersin İdman Yurdu hiç bir gerekçe göstermeden turnuvaya katılmayacağını resmi olarak Tff'ye bildirdi.Hem para kazanıp hemde oyuncuların formunu koruyabileceği bir turnuvaya katılmama sebebi ne olabilirdi ki? Nurullah Sağlam gibi hemen hemen 24 saati aktif bir şekilde yaşayan bir hoca en azından genç oyunculara şans verme adına böyle bir turnuvayı nasıl ret edebilirdi ki?
Nedeni aslında belliydi.Sezon ortasında yaşananlardan ötürü hoca bazı futbolculara kırgındı.Ayrıca kiralıklarda dahil toplam 16 futbolcunun sözleşmesi bitiyor ve takımda tutulacak oyuncu sayısı 5 yada 6 kişiydi.Peki bunların yanına gençler monte edilip turnuvaya katılınamaz mıydı? Zordu çünkü altyapıdan A takıma alınacak oyuncu yoktu.Hoca tesisi olmayan bir takımda görev aldığını her seferinde neden hayrıkıyordu dersiniz.Çünkü altyapıdan gelen oyuncu yok denecek kadar az.Geçen sezon 5-6 tane parlayan genç oyuncumuz bu sezon farklı sebeplerden ötürü A2 takımına alınmamış ayrıca mevcut oyunculardan ise bir Celal Kıran birde Tarık Altuntaş var.A takım oyuncuları derseniz zaten sezon ortasında ruhlarını kayıp ettiler.Dikkat edin sezon sonuna doğru bir çoğu play-off'lara kalırız diye oynamadı bile.Böyle bir ortamda da Nurullah Hoca turnuvayı istemedi.Ayrıca oyuncularda para aşkları nedeniyle bir an önce kaçma derdine girdiler.Bir çoğunun sözleşmesi zaten bitiyor ve zoraki bir şekilde oynadıkları takıma daha fazla ne verebilirler ki.Son maçlara bakın ne anlatmak istediğimi daha iyi anlayacaksınız.
Şimdi lig bitti turnuva falan yok.Peki takımda kimler kalacak.Öncelikle 1 yıllık sözleşmesi olmasına rağmen Moritz ile yollar ayrıldı.Kiralıklardan Tonia eski takımı Ankaraspor'a geri döndü.Kiralıklardan bir diğeri İbrahim Kaş'ın ise akibeti belli değil.Bursa'ya geri dönmesi biraz zor ama bizim takımda kalmasıda bir o kadar zor.Sebebi para krizinin başrol oyuncularından olması.Performansı bu sezon iyiydi ama yönetimin ne karar alacağını bende merakla bekliyorum.Bir diğer kiralık Barış Ataş ise tekrar Trabzonspor'a geri dönecek.Geriye sözleşmesi biten;
- Hakan Arıkan
- Çağdaş Atan
- Mustafa Keçeli
- Erhan Güven
- Nurullah Kaya
- Hasan Üçüncü
- Cristian Zurita
- Hakan Bayraktar
- İlhan Özbay
- İbrahim Ferdi Çoşkun
- Erman Özgür
- Erdal Kılıçarslan
Bu sezon başında nerdeyse takımın baştan aşağı kurulduğunu düşünürsek bu kadar temizlik biraz fazla gibi olacak ama buna ihtiyaç olduğu gün gibi aşikar.Bu kadar badire atlattıktan sonra ligde kalmamız bile mucizeydi aslında.Mevcut oyuncular görevlerini ve üzerlerine vazife olmayan işleri fazlasıyla yaptılar.Şimdiden emeklerinden ötürü teşekkür ederiz.Yeni bir yapılanma artık şart.Bu yapılanma biraz da Nurullah Hoca'nın 3 yıllık kontratının hakkını vermesi için gerekli.Bunu hem biz taraftarlar hem de yönetimin istediğide bir gerçek.
Onur Ertürk
Not: Gidecek oyuncular resmi ağızlardan açıklanmadı.Kulislerde konuşulan sağlam kaynaklı bilgilerdir ama kesinlik kazanmamıştır.
Etiketler:
Mersin İdman Yurdu,
Mert Nobre,
Moritz,
Nurullah Sağlam,
Revizyon
10 Nisan 2012 Salı
Sözde Değil Özde Sevda Lazım! O da Sende Yok!...
Büyükşehir Belediyesi kulübü yine icraya verdi.Nedeni ise Belediye'ye ait tesislerin kullanım ücretinin ödenmemesi.Şehrin takımı şehrin insanlarının vergileriyle yapılan tesisi kullanmak için para ödemek zorunda.Tamam bir kullanım bedeli olmalı ama ilk fırsatta hemen icra memurlarının kapıyı çalma meselesi oluyor mu?
Aynı senaryoyu geçtiğimiz sezon da izlemiştik.Sezon sonunda ise başarı gelince her ne hikmetse icra memurlarını görevlendirenler hemen başarıya sahip çıkmıştı.Mersin İdman Yurdu atkılarıyla boy boy fotoğraf çektirmişler hatta Mersin İdman Yurdu meydanını 1 haftada yapıp bitirmişlerdi.
Takke düştü kel göründü.Şampiyonluk sonrası başarıyı sahiplenip Mersin İdman Yurdu aşkıyla yanıp tutuşanlar bugün o sevgilerini icra memurlarıyla pekiştiriyorlar.Kimin ne sevdası olduğu açık beyan ortada.! Artık mikrofonlara sarılıp bizi nasıl kandıracaklar merak ediyorum.
Etiketler:
Macit Özcan,
Mersin İdman Yurdu,
Mersin İdman Yurdu İcra
9 Nisan 2012 Pazartesi
Toroslar Belediye 3. Lig Yolunda
Mersin hafta sonu güneşli ve keyifliydi.Bizde güzel şehrimizin ortamına ayak uydurup ikamet ettiğimiz semtin takımı Toroslar Belediyespor için yollara düştük.Koray Aydın Stadına geldiğimizde ise Şeytanlar yine holiganizm havasına bürünmüşlerdi.Şehrin sıcağı onları etkilememiş, aksine o sıcakta daha bir ateşli tezaruhat yapıyorlardı.Geçen sezon Süper Amatör Ligde şampiyon olan Toroslar Belediyespor, bu sezon deplasmanlı Bölgesel Amatör Ligi'nde, takviyeli kadrosu ve Mersin İdman Yurdu'nun eski hocası Nasır Belci ile bütünleşmiş ve şampiyonluk yolunda hızla ilerliyordu.Son maç lig ikincisi Kayseri Şekerspor'laydı.
Maçtan önce atmosfer güzeldi.Taraftar üzerine düşeni yapmış, sıcağa rağmen staddaki yerini almıştı.Herkes güzel bir galibiyet bekliyordu ama ben dahil hemen herkes hayal kırıklığına uğradı.Bugüne kadar izlediğim en sıkıcı maçtı.Bunu ben değil tribündeki taraftarlar söyledi.Beraberliğin her iki takımada yaradığı bir maç olunca sahada da futbolcular oynamak istemedi.Maç boyunca bir tek pozisyon izledik.Onuda Şekersporlu oyuncu kalecinin üstüne vurunca gol heyecanı yaşayamadık.
Her ne kadar sıkıcı bir maçta olsa Toroslar Belediyespor'un play-off oynayacak olması güzel bir duygu olarak kaldı bizlere.Son maçını da geçerek 3. lige merhaba demesi bizlere ayrı mutluluk verir.Başkan Hamit Tuna sezon başında çok güzel bir kadro kurdu ve umarım bunun meyvesini 3. lig biletini kazanarak alacaktır.
Maçtan önce atmosfer güzeldi.Taraftar üzerine düşeni yapmış, sıcağa rağmen staddaki yerini almıştı.Herkes güzel bir galibiyet bekliyordu ama ben dahil hemen herkes hayal kırıklığına uğradı.Bugüne kadar izlediğim en sıkıcı maçtı.Bunu ben değil tribündeki taraftarlar söyledi.Beraberliğin her iki takımada yaradığı bir maç olunca sahada da futbolcular oynamak istemedi.Maç boyunca bir tek pozisyon izledik.Onuda Şekersporlu oyuncu kalecinin üstüne vurunca gol heyecanı yaşayamadık.
Her ne kadar sıkıcı bir maçta olsa Toroslar Belediyespor'un play-off oynayacak olması güzel bir duygu olarak kaldı bizlere.Son maçını da geçerek 3. lige merhaba demesi bizlere ayrı mutluluk verir.Başkan Hamit Tuna sezon başında çok güzel bir kadro kurdu ve umarım bunun meyvesini 3. lig biletini kazanarak alacaktır.
Etiketler:
Bölgesel Amatör Lig,
Hamit Tuna,
Kayseri Şekerspor,
Toroslar Belediye Spor
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)